Bist 100
10.643,58 3%
DOLAR
32,21 -0,22%
EURO
35,12 -0,22%
ALTIN
2.492,01 1,55%

Duygularınızı yaşamayın, hastalanın! Bu gerçekler sizi şoke edecek!

Duygularımızı yaşamak, hayatımızın renklerini artırır. Peki neden bazı duyguları bastırıyoruz? Duygularımızı bastırmak, beden ve ruh sağlığımızı nasıl etkiliyor? İşte cevapları…

Yayın Tarihi: 21.01.2024 13:38
Güncelleme Tarihi: 21.01.2024 13:38

Duygularınızı yaşamayın, hastalanın! Bu gerçekler sizi şoke edecek!

Duygularımızı yaşamamız gereken birer renk olarak görmek yerine, olumsuz olarak nitelendirip bastırmaya çalışıyoruz. Bu da hem ruhsal hem de bedensel sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Duygularımızı bastırmak ne gibi sorunlara yol açıyor?Peki duygularımızı nasıl anlamlandırmalı ve ifade etmeliyiz? İşte uzmanların görüşleri…

DUYGULARIMIZ BİZE NE ANLATIYOR?

Dünyada üç ana renk vardır: Sarı, kırmızı ve mavi. Diğer bütün renkler bu ana renklerin karışımı ile oluşur. İnsanın varoluşunda da bazı temel duygular vardır: Korku, üzüntü, sevinç, şaşkınlık, öfke ve tiksinti. İnsanoğlu olaylar karşısında bu duyguları ve türevlerini yaşarlar. Dolayısıyla hepimiz aynı kaynakla doğuyor ve aynı bütünün parçasıyız. Yaşam senaryolarımız farklı olsa da olaylar karşısında yaşadığımız duygular benzerdir.

duygularımız

Bazıları belirli olaylar karşısında yaşadığı duyguları olumsuz olarak anlamlandırıp kendilerini yargılarlar. Oysa her duygunun bir işlevi vardır ve duygular bize yaşadığımızı hissettirir. Örneğin bir kayıp durumunda üzüntümüzü yaşayarak yas sürecini anlamlandırıyoruz ya da ilişkide bulunduğumuz insanlar alanımıza girmeye çalışıp sürekli saygısızlık yapıyorsa uyarılıp öfkelenebiliyoruz. Bu da bizim karşı tarafa sağlıklı sınırlar koymamıza yardımcı oluyor. Bir gaz kokusu karşısında tiksinip gerekli önlemleri alabiliriz. Üzerimize bir araba geliyorsa korkup reflekslerimizle kazadan kurtulabiliriz. Örneklerde olduğu gibi olumsuz olarak gördüğümüz bazı duygular içinde bulunduğumuz yer ve zamana göre bizim için işlevsel olabilir.

DUYGULARIMIZI NEDEN BASTIRIYORUZ?

Peki ne oluyor da duygular yaşamımızın bir parçası olmasına rağmen bazı duyguları yaşamak istemiyoruz? Özellikle öfke, üzüntü, korku gibi… duyguları olumsuz olarak nitelendirip bunları yaşamaktan kaçınıyoruz. Bunun nedeni çoğunlukla ailemiz ve çevremiz tarafından bize öğretilen davranış kalıplarıdır.

duygularımızı bastırmak

Fakat ailemiz biz çocukken üzülüp ağladığımızda ‘ağlama, ağlayacak ne var, sil gözyaşlarını’ dediğinde üzüntü duygumuzu içimize gömebilir ve yetişkin hayatımızda üzüntü yaşamaktan kaçabiliriz. ‘Bana sesini yükseltme’ diyen bir ebeveyn öfkelenmeye hakkın yok mesajını vererek çocuğun ileride öfkesini yaşamamasına ya da çok yoğun yaşamasına neden olabilir. Dolayısıyla ailemiz ve çevremiz tarafından gördüğümüz ve yaşadığımız davranışlar gelecek hayatımızda duyguları yoğun yaşamamıza veya hiç yaşamamamıza sebep olabilir.

DUYGULARIMIZI BASTIRMAK NE GİBİ SORUNLARA YOL AÇIYOR?

Duyguları çok yaşamak veya hiç yaşamamak; bir anda parlamak, bir anda keder çökmesi, belli belirsiz zamanlarda ağlamak, hiç ağlayamamak, öfkelenememek, çok mutlu olup bir anda durağanlaşmak ilişkilerimizde kalıcı problemler yaratabilir ve bedensel rahatsızlıklar yaşamamıza neden olabilir.

DUYGULARI BASTIRMANIN ZARARLARI

Bu nedenle yaşadığımız zorlanmalara kulak vermeliyiz. Örneğin yolda önünüzde biri yavaş yürüdüğünde, düzensiz birini gördüğünüzde, dikkat eksikliği olan birinden rahatsız olup aniden parlıyorsak veya tahammül edemiyorsak yani herhangi bir bedensel ve duygusal uyarılmayı yoğun bir şekilde yaşıyorsak bunun bizim için anlamı vardır diyebiliriz. Hayatta her zaman yavaş, düzensiz, sorumluluk sahibi olmayan ve dikkatsiz insanlar olacak. O zaman benzer durumlar ile her karşılaştığımızda öfkeleneceğiz anlamına gelir. Bu da elimizde olmayan ve bir başkasından kaynaklı eylemler nedeniyle sık aralıklarla öfkeleneceğiz anlamına gelir. Yani duygu durumumuzun kumandası her daim başkasında demektir. Oysa karşı tarafta rahatsız olduğumuz davranışlar belki de ihtiyacımız olan davranışlardır.

DUYGULARIMIZI İFADE ETMEK

Yaşadığımız duygular doğuştan getirdiğimiz duygular mı ailemizin bize öğrettiği davranışların ürünü mü sorgulamasını yapmamız gerekir. Bedenimiz uyarılıyor ve zorlanıyorsa bu kötü bir şey değil tam aksine kendimizi anlamamız için bir fırsattır. Bunlara kulak vermezsek bedenimiz terleme, baş ağrısı sırt ve boyun ağrısı, kilo, egzama gibi problemlerle gelerek ‘kendinle ilgilen’ mesajını verir. Hastalıkların bir çoğu önce ruhta başlayıp sonra vücutlarımıza sirayet eder.

DUYGULARIMIZI NASIL İFADE ETMELİYİZ?

Yaşadığımız duyguları yargılamak, yok saymak, kulak vermemek demek hayatın içinden renkleri silmeye benzer. Oysa duygularımızı kabul etmek, anlamak ve ifade etmek hem kendimizle hem de başkalarıyla daha sağlıklı ilişkiler kurmamızı sağlar. Peki bunu nasıl yapabiliriz?

DUYGU KONTROLÜ

Duygularımızı fark etmek için kendimize zaman ayırmalıyız. Günlük koşuşturmaca içinde duygularımızı bastırmak yerine, onları hissetmeye ve adlandırmaya çalışmalıyız. Bunu yapmak için meditasyon, yoga, günlük tutma, resim yapma gibi aktiviteler bize yardımcı olabilir.

Duygularımızı ifade etmek için uygun bir ortam ve kişi bulmalıyız. Duygularımızı bastırmak yerine, onları paylaşabileceğimiz güvendiğimiz bir arkadaş, aile üyesi, terapist veya destek grubu aramalıyız. Duygularımızı sözlü veya yazılı olarak aktarmak bizi rahatlatır ve sorunlarımıza çözüm bulmamızı kolaylaştırır.

DUYGULARIMIZLA NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİZ?

Duygularımızı ifade ettikten sonra, onlarla nasıl başa çıkacağımızı da bilmemiz gerekir. Duygularımızı bastırmak ya da kaçmak yerine, onları yönetmeyi öğrenmeliyiz. Bunun için şu adımları izleyebiliriz:

* Duygularımızın nedenini anlamaya çalışmalıyız. Duygularımız bize bir şeyler söylüyor olabilir. Örneğin korktuğumuzda, tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduğumuzu veya güvende olmadığımızı hissediyor olabiliriz. Bu durumda, kendimizi güvende hissetmemizi sağlayacak önlemler almalıyız. Ya da üzüldüğümüzde, bir kayıp yaşadığımızı veya değer verdiğimiz bir şeyden uzaklaştığımızı düşünüyor olabiliriz. Bu durumda, kaybımızı kabullenmeli ve yasımızı sağlıklı bir şekilde yaşamalıyız.

DUYGULARI YAŞAMAK

* Duygularımızı değiştirmeye çalışmamalıyız. Duygularımızı kabul etmek, onları değiştirmeye çalışmaktan daha etkilidir. Duygularımızı değiştirmeye çalışmak, onları daha da güçlendirebilir. Örneğin öfkelendiğimizde, öfkeyi bastırmak yerine, onu kabul edip neden öfkelendiğimizi anlamaya çalışmalıyız. Öfke, bize haksızlık yapıldığını veya haklarımızın ihlal edildiğini gösteren bir duygudur. Bu durumda, öfkeyi bastırmak yerine, haklarımızı savunmalı veya haksızlığa karşı çıkmalıyız.

ÖFKE KONTROLÜ

* Duygularımızı olumlu yönde kullanmalıyız. Duygularımız bize enerji verir ve harekete geçmemizi sağlar. Bu enerjiyi olumlu yönde kullanmak, hem kendimiz hem de başkaları için faydalı olabilir. Örneğin sevindiğimizde, bu enerjiyi başarılarımızı kutlamak, sevdiklerimizle paylaşmak veya yeni hedefler belirlemek için kullanabiliriz. Ya da üzüldüğümüzde, bu enerjiyi kendimize bakmak, destek aramak veya başkalarına yardım etmek için kullanabiliriz.