Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 10. toplantısı yapıldı
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 10. toplantısında alanında uzman akademisyenleri dinledi. Toplantıda çatışma çözümü, zihniyet dönüşümü ve uzun vadeli, kapsayıcı barışın nasıl sağlanabileceğine dair değerlendirmeler öne çıktı.
Prof. Dr. Havva Kök Arslan: Zihniyet dönüşümü ve uzun vadeli planlama
Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Havva Kök Arslan, konuşmasında çatışma çözümünde zihniyet dönüşümünün önemine ve zorluğuna vurgu yaptı. Arslan, Türkiye modelinin bu dönüşümü başarabileceğini belirterek, "Temelini atacağımız sağlam millet ve güçlü devlet hamlesi, Türkiye'nin ve Müslüman olsun olmasın bütün halkların, tüm bölgemizin sadece gelecek yüzyılını değil yüzyıllarını da barış, istikrar ve refah içinde geçirmesinin anahtarıdır." ifadesini kullandı.
Arslan, çatışma çözümünde "negatif barış", "pozitif barış", "sürdürülebilir kalıcı barış" ve "kapsayıcı barış" tanımları olduğunu aktardı ve bu hedeflere ulaşmanın kısa vadede mümkün olmadığını vurguladı. "Şimdi bu bugünden yarına olabilecek bir şey değil, bu en az 10 yıl" sözleriyle, kurumsal dönüşüm ve toplumsal kabul için uzun dönemli bir plan gerektiğini belirtti. Arslan, kapsayıcı barışın farklı kesimlerin ihtiyaçlarının karşılandığı, geniş katılımlı süreçlerle sağlanacağını ve bunun 10 yıldan uzun sürebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu: Tarihe geçecek bir çalışma fırsatı
Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu, "Terörsüz Türkiye" hedefinin gerçekleşmesi halinde Komisyonun tarihsel bir rol üstleneceğini ifade etti. Kuzey İrlanda, Filipinler ve Güney Afrika gibi örnekleri değerlendirerek, ayrımcı geçmişlerin anayasa ve demokrasi yoluyla aşılabildiğini aktardı.
Veznedaroğlu, Güney Afrika örneğinde geçmişle yüzleşme, insan hakları düzenlemeleri, yerelleşme ve çokdilli düzenlemelerin ("10 farklı dilin resmi dil olarak kabul edilmesi" örneği) önemine dikkat çekti. Bu tür süreçlerde özgün yöntemler geliştirilmesi gerektiğini belirtti ve şu önerileri paylaştı:
- Güçlü ve kararlı siyasi irade gereklidir.
- Zihniyeti dönüştürmek gerekir; kırmızı çizgiler öne çıkarılmamalı, çerçeve esnek tutulmalıdır.
- "Kazan-kazan" çözümleri net bir şekilde belirlenmeli ve doğru anlatılmalıdır.
- Gizlilik ve şeffaflık dönemleri iyi planlanmalı, sürecin takvime bağlanması ve sadeleştirilmesi önemlidir.
Veznedaroğlu ayrıca güvenin ön şart olarak belirlenmemesi gerektiğini, güven artırıcı önlemlere ihtiyaç olduğunu ve süreç içinde anayasa değişikliğine ilişkin bazı adımların atılabileceğini, özellikle Anayasa'nın 42 ve 66. maddelerinin yeniden formüle edilebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik: Süreklilik ve entegrasyon
Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, barış girişimlerinin süreklilik arz etmesi gerektiğini vurguladı. Çelik, süreçlerin uzun sürebileceğine işaret ederek örnek verdi: "Filipinlerde barış süreci 17 yıl ve 4 başkan görmüş. Kolombiya'da tüm başarısız denemelerle 32 yıl ve 7 başkan görmüş." Bu nedenle umudun korunması ve siyasi iradenin sağlam tutulması gerektiğini belirtti.
Çelik, silah bırakmış kişilerin topluma entegrasyonunun en zor ve dikkat gerektiren aşama olduğunu söyledi: "Bu aşamada en zor olan kısım, topluma entegre edilmesi."
Doç. Dr. Esra Çuhadar: Komisyonun görev tanımı ve iletişim stratejisi
Bilkent Üniversitesi'nden Doç. Dr. Esra Çuhadar, farklı ülke örnekleri üzerinden sürece dair gözlemlerini paylaştı ve Türkiye özelinde Komisyonun görev tanımının ve sonuç beklentisinin netleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Çuhadar, Komisyonun tüm dönemi tek başına uygulamasının beklenmemesi gerektiğini, ancak süreci tasarlamak, planlamak ve sonraki adımlar için yol haritası belirleme konusunda uzlaşı sağlaması gerektiğini söyledi. Ayrıca Komisyon tarafından uzlaşıyla etkili bir kamu iletişimi yönteminin benimsenmesinin önemini kaydetti.
Sunumların ardından akademisyenler, milletvekillerinin sorularını yanıtladı.