İsrail, Nakab'taki Sır Köyü'nde 40 evi yıktı
İsrail'in güneydeki Nakab bölgesinde yer alan Sır Köyü'nde Filistinli bedevilere ait 40 evin yıkıldığı bildirildi. Olayın sosyal medyaya yansıyan görüntülerinde, güvenlik güçleri ile köylüler arasında müdahale ve çatışma anları yer alıyor.
Yıkım ve müdahale
Sosyal medyaya yansıyan kayıtlarda, İsrail polisinin yıkıma karşı çıkan köylülere karşı göz yaşartıcı gaz ve ses bombası kullandığı, protestoculara yönelik şiddet uygulandığı ve polis ile köylüler arasında çatışmaların yaşandığı görüldü. Arap Değişim Hareketi Partisi Milletvekili Semir bin Said, yıkım sırasında protesto eden Filistinlilere şiddet uygulandığını doğruladı; polis saldırısı sonucu bazı kişilerin hastaneye kaldırıldığı, bazı gençlerin ise gözaltına alındığı belirtildi.
Tepkiler ve talepler
Semir bin Said, Sır Köyü'ndeki yıkıma ilişkin olarak şu ifadeyi kullandı: “İnsanları evlerinden sürmek ve topraklarından koparmak kabul edilemez. Ailelerin kendi toprakları üzerinde yaşama hakkı en temel insani haklardan biridir. Devlet bu uygulamaları derhal durdurmalı, yıkım yerine Arap köylerini tanıyıp geliştirmelidir.”
Köyün durumu ve geleceğe ilişkin tehditler
Yerel kaynaklar, geçen hafta köyde 30 evin daha yıkıldığını ve İsrail makamlarının köydeki 200 evi daha yıkma tehdidinde bulunduğunu aktardı. Nakab bölgesinde yaşayan, nüfusu yaklaşık 1500 olan Sır Köyü'nün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ifade ediliyor.
Köy hakkında bildirilen diğer iddialar arasında, İsrail'in köyü "yasal olmadığı" gerekçesiyle su, elektrik, sağlık ve eğitim hizmetlerinden mahrum bırakması ve köydeki araziler üzerinde yerleştirilen İsrailli siviller için konut inşa edilmesinin sürdüğü yer alıyor. Bu durum, köylülerin hem barınma hem de temel hizmetlere erişim hakları açısından ciddi bir belirsizlik ve insani risk oluşturuyor.
Analiz
Yıkımın kendisi ile birlikte gelen müdahale ve gözaltılar, Sır Köyü sakinlerinin yerinden edilme riski ve temel hizmetlere erişim konusundaki kısıtlamalar, bölgedeki insani ve hukuki endişeleri artırıyor. Yerel aktörlerin bildirdiği sayı ve tehditler, köyün geleceğinin ve sakinlerin yaşam hakkının sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri doğuruyor. Yetkililerin çağrılara nasıl yanıt vereceği, önümüzdeki süreçte hem köy sakinlerinin durumu hem de bölgesel gerilimin seyrini belirleyecek unsurlar arasında öne çıkıyor.