İsrail’in İran’a Saldırıları: Netanyahu’nun Siyasi Hayatı İçin Bir Çıkış Yolu Mu?
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, İran’a hava saldırıları başlatması, hem iç siyasetteki sıkıntılarına hem de dış politikadaki belirsizliklere dikkat çekti. Netanyahu, rüşvet ve dolandırıcılık suçlamalarıyla mücadele ederken, hükümetini düşürebilecek bir Knesset oylamasını kıl payı atlattı. Bu bağlamda, İran’a karşı başlattığı askeri operasyon, yalnızca askeri bir müdahale değil, aynı zamanda siyasi bir manevra alanı olarak da değerlendiriliyor.
İran’a yapılan hava saldırıları sonrasında, İsrail’in askeri operasyonlarının pek çok sivile mal olduğu bildirildi. İran ise, karşı saldırılarla yanıt vererek gerginliği artırdı. Bu karşılıklı saldırılar, bölgedeki mevcut diplomatik süreçlerin fiilen sona ermesine yol açtı. Her iki tarafın hükümetleri de gerilimden faydalandıkları sürece, istikrarsızlığın devam etmesi olası görünmekte.
Netanyahu’nun Siyasi Stratejisi
Netanyahu, uluslararası kamuoyunun dikkatini, İran’a yönlendirerek Gazze’deki insani durum gibi sorunlardan uzaklaşmayı hedefliyor. Gelişmeler, Netanyahu’nun hükümetini mevzi koruma çabasında, toplumsal birliği sağlamak adına dış tehdit algısını güçlendirmesi gerektiğini gösteriyor. Hem iç siyasetteki çatlakları onarmak hem de kamu desteğini artırmak için bu stratejinin önem kazandığı ifade ediliyor.
Netanyahu’nun hükümetine karşı artan eleştiriler, özellikle Gazze’deki askeri operasyonların yol açtığı insani krizin gölgesinde büyüyor. Ancak, dış tehdit imajı oluşturmak, Netanyahu’nun siyasi meşruiyetini yeniden kazanmasına yardımcı olabilecek bir yol olarak duruyor.
Uluslararası Destek ve Gelecek Öngörüleri
ABD’nin Biden yönetimi ve Batılı ülkeler, Netanyahu’nun İran’a karşı yürütülen politikalarını destekleyen açıklamalar yaptı. Bu durum, Netanyahu için uluslararası bir koruma kalkanı oluşturmuş olabilir. Ancak, bu destek uzun vadede İsrail’in uluslararası alandaki izolasyonunu artırabilir. Zira, Batı kamuoyundaki endişeler karşısında, koşulsuz destek sağlanması sürdürülebilir görünmüyor.
Netanyahu’nun, mevcut çatışmaların sürdürülmesi adına güçlü bir siyasi motivasyonu olduğu görülüyor. Uluslararası baskı artmadıkça, Netanyahu’nun savaşların sona ermesi konusundaki tutumunu değiştirmesi beklenmiyor. Aksi halde, siyasi geleceği daha da tehdit altına girebilir.
Genel olarak, Netanyahu’nun stratejisi, iç politikada bir çıkış yolu sunarken, bölge için daha geniş ve kalıcı bir istikrarsızlığın zeminini hazırlıyor. Gelecekteki gelişmeler, hem İsrail’in hem de bölgedeki güç dengelerinin ne yönde ilerleyeceğine dair önemli ipuçları verecektir.