Filistin: İsrail’in Küresel Sumud Filosu’na Saldırısı İnsan Hakları ve Deniz Hukuku İhlalidir
Filistin Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Küresel Sumud Filosu'na yönelik saldırısını kınayarak bu eylemin uluslararası insan hakları ve deniz hukuku kurallarını, ayrıca filoya katılanların kişilik haklarını ihlal ettiğini açıkladı.
Açıklamanın içeriği ve vurgulanan hukuki noktalar
Açıklamada, Küresel Sumud Filosu'nun Gazze Şeridi'ne yönelik ablukayı kırmayı amaçlayan barışçıl ve sivil bir girişim olduğu hatırlatıldı. Filistin Dışişleri, İsrail'in bu saldırısıyla insan hakları, deniz hukuku sözleşmeleri ve filoya katılanların kişilik haklarını ihlal ettiği görüşünü dile getirdi.
Metinde ayrıca, filoda bulunan 470 katılımcının güvenliğine dair ciddi endişe bulunduğu; bu kişilerin Gazze'ye insani yardım taşıdığı ve güvenlikleri ile sağlığından İsrail'in sorumlu olduğu belirtildi.
Uluslararası hukuk ve seyrüsefer serbestisi iddiası
Açıklama, İsrail'in Filistin'i işgalinin Uluslararası Adalet Divanı tarafından yasa dışı olduğuna ilişkin kararın hatırlatıldığını ve İsrail'in Gazze kara sularında yetki sahibi olmadığı yönündeki iddiayı içeriyor. Filistin, Küresel Sumud Filosu'nun uluslararası sulardan serbest geçiş hakkına sahip olduğunu ve İsrail'in bu hakka müdahale etmemesi gerektiğini savunuyor.
İnsani kaygılar ve uluslararası topluma çağrı
Filistin yönetimi, ablukadan etkilenen ve insani yardım bekleyen nüfusa yardım götüren filodaki katılımcıların cesaretini takdir ettiğini belirterek uluslararası toplumu bu kişilere koruma sağlamaya çağırdı. Açıklamada, filonun hedefinin ablukayı kırmak ve uluslararası hukuk çerçevesinde İsrail'in aç bırakma ve soykırım politikasına son vermek olduğu ifade edildi.
Olayın sahadaki gelişmesi
Bakanlık açıklaması, İsrail ordusunun dün akşamdan itibaren Küresel Sumud Filosu'ndaki gemileri yasa dışı şekilde ele geçirmeye başladığı yönündeki bildirimle son buldu. Filistin tarafı, yaşananların hukuki ve insani boyutlarının takipçisi olacaklarını belirtti.
Bu gelişme, uluslararası hukuka atıf yapan açıklama ve insani güvenlik endişeleri bakımından hem bölgesel hem de küresel aktörlerin dikkatini çekmeye aday görünmektedir.