Ziyaretin ana hatları ve diplomatik bağlam
ABD Başkanı Donald Trump’ın 17-19 Eylül 2025 tarihlerindeki Londra ziyareti, hem görkemli kraliyet törenleriyle hem de iki ülke ilişkilerinin yönünü belirleyecek somut anlaşmalarla hafızalara geçti. Medyanın öne çıkardığı törenlerin ötesinde, Washington ile Londra arasında giderek daha karmaşık hale gelen ilişki dinamiklerinin nasıl yönetileceğine dair bir sınav vardı.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Kral Charles arasındaki rol dağılımı, ziyaretin tören kısmıyla pratik siyaset arasındaki dengesini gösterdi. Kral Charles, geleneksel olarak siyasi söylemlerden uzak durmakla birlikte, iki ülkenin tarihsel bağlarına ve ortak sorumluluklarına vurgu yaparak devlet yaklaşımını net biçimde ortaya koydu. Trump ise konuşmalarında akrabalık ve ortaklık vurgusunu öne çıkararak yakınlığı teyit etti.
Teknoloji, enerji ve ticaret: Somut sonuçlar
Teknoloji Refah Anlaşması
Ziyaretin en dikkat çekici ekonomik çıktısı, tarafların duyurduğu "Teknoloji Refah Anlaşması" oldu. Anlaşma çerçevesinde ABD teknoloji şirketlerinden gelen 150 milyar sterlinlik yatırım paketi, Londra’nın yapay zeka altyapısını güçlendirme arayışına hız kazandıracak.
Starmer hükümeti, yatırımların yaklaşık 7 bin 600 kişiye istihdam sağlayacağını belirtiyor. İngiltere, AB regülasyonlarından ayrı bir vizyonla AI konusunda Batı için norm belirleme hedefinde; bu yatırım, söz konusu stratejinin hızlandırılmasına hizmet ediyor.
Nükleer işbirliği ve enerji ihtiyacı
Yapay zeka veri merkezlerinin gerektireceği enerji ihtiyacı, iki ülkeyi nükleer enerji alanında ortak çalışma arayışına itti. Ziyaret kapsamında, her iki ülkede nükleer santral inşa etmeyi kolaylaştıracak bir anlaşma imzalandı. Bu adım, teknoloji yatırımlarının sürdürülebilirliğini sağlamak üzere enerji arz güvenliğini güçlendirmeyi hedefliyor.
Ticaret dengesi ve gümrük rejimi
Ticarette, İngiltere ile ABD arasında mütevazı bir anlaşma sağlandı. Anlaşma, İngiltere’den ithalata uygulanan yüzde 10luk gümrük vergisini korurken, taraflar arasında tarım ürünleri erişimini artırıyor ve İngiliz otomobil parçalarına uygulanan vergileri düşürüyor. Genel olarak İngiltere, ABD mallarına uyguladığı ortalama gümrük vergisini yüzde 5,1den yüzde 1,8e çekti.
Öte yandan İngiltere’nin, ABD’nin çelik ihracatına uyguladığı yüzde 25lik gümrük vergisini kaldırma beklentisi gerçekleşmedi; bu durum, İngiliz çelik endüstrisinde önemli hayal kırıklığına yol açtı.
Transatlantik güvenlik ve savunma işbirliği
ABD-İngiltere ilişkisi; istihbarat paylaşımı, entegre ordular ve ticari bağlarla güçlü bir ekseni koruyor. Washington’un genişletilmiş nükleer kalkan ve istihbarat-kâşif kabiliyetleri Avrupa güvenliğinde belirleyici kalmaya devam ediyor. Londra, ABD’nin bu rolünü sürdürmesini temin etmeye yönelik politikalarını ısrarla sürdürüyor.
Starmer’in yüzde 5lik ulusal güvenlik harcaması hedefini yerine getirme taahhüdü ve ABD yapımı F-35 tedariki sözü, transatlantik savunma bağlarının güçlendirilmesine işaret ediyor. Bu taahhütler, iki ülke arasındaki askeri entegrasyonun derinleşeceğinin göstergesi olarak yorumlanabilir.
Görüş ayrılıkları: Filistin meselesi
Ziyaret sırasında taraflar, Ukrayna ve Gazze konularını da ele aldı; ancak Filistin’in tanınması meselesi iki lider arasında belirgin bir ayrılık alanı olarak kaldı. Trump, İngiltere’nin Filistin devletini tanıma planına katılmadığını ifade etti. Starmer’in Hamas’ı kınamasından memnun olduğunu belirtse de temel tutumlar arasındaki farklar sürüyor.
İngiltere’nin Filistin’i tanıma kararı, sahada kısa vadede somut değişikliklere yol açmayabilir; ancak bu adımın, Londra’nın statükonun sürdürülemezliğine dair uluslararası bir mesaj verdiği değerlendirilebilir.
Ziyaretin değerlendirmesi ve beklentiler
Londra’nın üç temel hedefi öne çıktı: ABD-İngiltere bağlarını vurgulamak, ikili ticaret ve teknoloji ilişkilerini derinleştirmek ve farklılıkları diplomatik maliyeti minimumda tutarak görünür kılmamak. Törenlerin sağladığı sembolik yakınlık, pratik anlaşmalarla desteklendi; böylece İngiltere, ABD ile yakın ilişki bakımından hem iç politikada hem de Avrupa'da stratejik bir dayanak sağlamayı başardı.
Ancak ziyaret, Brüksel ve Avrupa genelinde, transatlantik ilişkilerin doğasını ve ABD’den beklenen koşulsuz desteğin azalmakta olduğunu yeniden gündeme taşıdı. İngiltere’nin Brexit sonrası artan esnekliği, teknoloji ve güvenlik gibi alanlarda Washington ile ortak paydaya daha kolay yaklaşmasına olanak verdi.
Sonuç
Trump’ın Londra ziyareti, tören ve sembolizmin ötesinde teknoloji, enerji, ticaret ve savunma alanlarında somut işbirlikleriyle ilişkiyi pekiştirdi; aynı zamanda Filistin gibi temel konularda devam eden görüş ayrılıklarını görünür kıldı. Bu denge, iki ülkenin "özel ilişkiler" geleneğini sürdürürken aynı zamanda yeni beklentiler ve sınırlar da ortaya koyuyor.
Dr. Tolga Sakman, Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanıdır.
Makalelerdeki fikirler yazara aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.