ABD'li yatırım bankaları JPMorgan ve Morgan Stanley, Türkiye Merkez Bankası'nın faiz kararlarına yönelik beklentilerini yükselterek dikkat çekici bir değişiklik yapmışlardır. Bu değişiklikler, Türkiye ekonomisi ve Merkez Bankası politikaları hakkında önemli bir gösterge olarak kabul edilmektedir. İşte detaylar...
ABD YATIRIM BANKALARI JPMORGAN VE MORGAN STANLEY FAİZ KARARLARINA YÖNELİK BEKLENTİLERİNDE DEĞİŞİKLİĞE GİTTİ
JPMorgan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın Eylül ve Ekim aylarındaki para politikası kurulu (PPK) toplantılarında uygulayacağı faiz artırım beklentisini önceki 250 baz puanlık artıştan 500 baz puana çıkarmıştır. Bu, önümüzdeki iki ay içinde Türkiye'de faiz oranlarının artacağına dair güçlü bir inancı yansıtmaktadır. Bu artışlar, ekonomik istikrarı sağlamak ve enflasyonu kontrol altına almak amacıyla Merkez Bankası'nın faiz politikalarını sıkılaştırma çabalarının bir sonucu olarak görülmektedir.
Morgan Stanley ise daha uzun vadeli bir perspektiften bakarak, 2023 sonuna kadar olan dönem için Merkez Bankası'nın politika faizi beklentisini yüzde 35'e yükseltmiştir. Bu, Türkiye'de faiz oranlarının önümüzdeki yılın sonuna kadar yükselmesinin beklendiğini göstermektedir. Bu beklenti, Türkiye ekonomisinin karşılaştığı enflasyon ve döviz kuru baskılarına yanıt olarak daha sıkı para politikalarının benimsenebileceği düşüncesini yansıtmaktadır.
Bu iki önemli ABD'li bankanın yaptığı bu faiz artırım beklentileri, Türkiye ekonomisinin önündeki zorlukları ve Merkez Bankası'nın bu zorluklara yanıt verme çabalarını yansıtmaktadır. Enflasyonun yüksek olduğu bir dönemde faiz oranlarını artırmak, fiyat istikrarını sağlama çabasının bir parçası olarak görülmektedir. Ancak faiz artırımları aynı zamanda ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir ve kredi maliyetlerini artırabilir, bu da ekonomik aktiviteye olumsuz etki yapabilir.
ABD'li bankaların faiz artırım beklentileri, Türkiye ekonomisi ve Merkez Bankası'nın politika yönlendirmesi üzerinde etkili olabilir. Merkez Bankası, enflasyonu kontrol altına almak ve ekonomik istikrarı sağlamak için nasıl bir politika izleyeceği konusunda dikkatle izlenmektedir. Faiz kararı, hem yerel hem de uluslararası piyasalar üzerinde önemli etkilere sahip olabilir ve Türkiye'nin ekonomik geleceği açısından kritik bir rol oynamaktadır.
NTV'nin haberine göre, bir banka, Türkiye Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz oranlarını artırma planlarına dair tahminlerde bulundu. Bu tahminler, mali harcama planı ve artan enflasyon endişeleri ışığında yapılmıştır. Banka, önümüzdeki iki ay içinde TCMB'nin faiz oranını toplamda yüzde 10 puan artıracağını öngörmektedir.
Banka tarafından yayımlanan araştırma notunda, faiz artışlarının özellikle önden yüklemeli olacağı tahmin edilmektedir. Özellikle mali gevşeme önlemleri ve enflasyonun beklenenden yüksek seyretmesi göz önüne alındığında, Eylül ayındaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında 500 baz puan ve Ekim ayındaki PPK toplantısında 500 baz puanlık bir artış beklendiği belirtilmektedir. Bu, faiz oranlarının hızla yükseltilmesi gerektiği anlamına gelmektedir.
JPMorgan ayrıca yıl sonu faiz tahminini yüzde 35'e ve 2024 sonu faiz tahminini yüzde 45'e yükseltirken, bu artışların yukarı yönlü riskler taşıdığına dikkat çekti. Bu tahminler, TCMB'nin faiz politikasının daha sıkı bir yönde ilerleyebileceğini göstermektedir.
Morgan Stanley ise Orta Vadeli Program (OVP) çerçevesinde TCMB'ye yönelik faiz beklentilerini güncelledi. Banka, 2023 sonu için TCMB politika faiz beklentisini yüzde 30'dan yüzde 35'e yükseltti. Morgan Stanley, TCMB'nin Eylül, Ekim ve Kasım toplantılarında faiz oranlarını artırarak 2023 sonunda reel faizlerin yüzde 33'lük 2024 sonu enflasyon beklentisine göre pozitif bölgeye geçeceğini öngörmektedir.
Bu tahminlere göre, TCMB'nin faiz politikasında daha fazla sıkılaşma beklenmektedir. TCMB, politika faizini daha önceki toplantılarda önemli ölçüde artırmıştı. Bu tahminler, TCMB'nin ekonomik istikrarı sağlama ve enflasyonu kontrol altına alma çabalarının devam edeceğini göstermektedir. Ancak yüksek faiz artışları aynı zamanda ekonomik büyümeyi etkileyebilir ve kredi maliyetlerini artırabilir, bu nedenle dikkatle izlenmelidir.
