Yunanistan'ın Deniz Parkı Kararının Arka Planı
Yunanistan, 21 Temmuz 2025'te Ege ve İyon Denizleri'nde iki "deniz parkı" ilan etti. Başbakanlık tarafından yayınlanan haritalara göre, bu deniz parkları İyon Denizi'nde Mora Yarımadası'nın güneyinden Lefkada Adası'na, Ege Denizi’ne ise Milos Adası'ndan Koç Baba Adası’na kadar uzanıyor. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, daha önce Atina'da düzenlenen "Okyanuslarımız Konferansı"nda deniz parkı planlarını duyurmuştu ve bu karar 27 bin 500 kilometrekarelik bir alanı kapsıyor.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı, bu kararı sert bir dille eleştirerek, Yunanistan'ın tek taraflı eylemlerinin statükoyu bozduğunu ve deniz parklarının hukuki geçerliliğinin olmadığını vurguladı.
Yunanistan'ın Amacı Nedir?
Yunanistan'ın bu adımı, Doğu Akdeniz'deki artan Türk varlığını karşılamak amacıyla attığı geniş kapsamlı bir stratejinin parçası olarak değerlendiriliyor. Yunanistan, adalarının deniz yetki alanlarının belirlenmesinde avantaj sağlamak istemekte ve "orta hat" ilkesine dayanarak Türkiye'nin deniz alanlarını sınırlamayı hedeflemektedir.
Buna ek olarak, Yunanistan, 1982 Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni öne sürerken, Ege Denizi'ndeki doksan beş adanın statüsünü yeniden tanımlama çabası içerisindedir. Bu durum, Türkiye'nin münhasır ekonomik bölgesini büyük ölçüde küçültme yönünde bir girişim olarak öne çıkmaktadır.
Türkiye'nin Tepkileri ve Gelecek Adımları
Türkiye, Yunanistan’ın bu kararlarının gerilimi artıracağı ve bölgede yeni sorunlara yol açacağı uyarısında bulunuyor. Türkiye'nin Dışişleri Bakanlığı, konuyla ilgili olarak deniz alanlarını koruma projelerini önümüzdeki günlerde açıklayacağını duyurdu. Ayrıca, Türkiye 16 Nisan 2025'te Deniz Mekansal Planlaması’nı açıklayacak.
Sonuç Olarak
Yunanistan'ın deniz parkı ilanı, Doğu Akdeniz'de hem jeopolitik dinamikleri hem de bölgedeki uluslararası ilişkileri derinden etkileyecek bir gelişme. Türkiye’nin bu duruma karşı alacağı tedbirler ve gelecekteki politikaları, bölgedeki dengeleri belirleyecektir. Bu bağlamda, her iki ülkenin de işbirliği yapmak yerine karşı karşıya gelmesi, hem kendi aralarındaki ilişkileri hem de uluslararası güvenliği olumsuz etkileyecektir.