Pakistan, Netanyahu'nun 'Büyük İsrail' Vizyonuna Karşı Resmi Tepki Verdi
Dışişleri Bakanlığı'ndan güçlü kınama
Pakistan Dışişleri Bakanlığı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun dile getirdiği "Büyük İsrail" vizyonuna ilişkin yaptığı açıklamaları şiddetle kınadı ve reddettiğini açıkladı.
Açıklamada yer alan ifadeye göre: "Pakistan, İsrail işgalci gücünün, sözde 'Büyük İsrail'in kurulmasına ve Gazze'de Filistinlilerin zorla yerinden edilmesine yönelik planlarına ilişkin açıklamalarını şiddetle kınamakta ve reddetmektedir."
Aynı metinde, dünya devletlerine İsrail'in uluslararası hukuku ihlal eden ve Filistin topraklarındaki işgalinin genişletilmesini amaçlayan fikirlerini reddetme çağrısı yapıldığı; ayrıca Filistinlilere yönelik insanlığa karşı suçların sonlandırılması için somut adımlar atılması gerektiği vurgulandı.
Pakistan'ın tutumu olarak açıklamada, Filistinlilerin kaderini tayin hakkının desteklendiği ve 1967 öncesi sınırları temelinde, başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasının desteklendiği belirtildi.
Netanyahu'nun ifadeleri ve konseptin kökeni
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bir röportajda kendisinin "tarihi ve manevi bir misyon üstlendiğini" hissettiğini ifade etmiş; ayrıca i24 News muhabirinin "Büyük İsrail" vizyonuna karşı bir bağ hissedip hissetmediği sorusuna "Çok" yanıtını vermişti.
Haberde ayrıca, İsrailli aşırı sağcı milletvekili Şaron Gal'in kısa süre önce Netanyahu'ya "Büyük İsrail"i simgeleyen bir muska hediye ettiği bilgisi yer aldı.
"Büyük İsrail" ifadesi, Siyonist Revizyonist Hareket'in kurucularından ve Likud partisinin fikir babası olarak anılan Zeev Jabotinsky dahil bazı figürler tarafından; bugünün İsrail'inin yanı sıra işgal altında tutulan Gazze Şeridi ve Batı Şeria ile Ürdün topraklarını kasteden bir tanımlama olarak kullanılmıştır.
Diplomatik ve hukuki yankılar
Pakistan Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması, söz konusu vizyon etrafındaki tartışmaların uluslararası hukuk ve bölgesel istikrar bağlamında yeniden değerlendirilmesini talep ediyor. Resmi kınama, Filistin meselesinde iki devletli çözüm ve 1967 sınırlarına dayalı uluslararası normların savunulduğunu göstermektedir.
Bu gelişme, taraflar arasındaki söylem açısından diplomatik alanı etkileme potansiyeline sahip olup, uluslararası aktörlerin tepkileri ve olası diplomatik girişimler konusundaki beklentileri canlı tutuyor.