New York'ta "Uluslararası Sistemde Adalet Arayışı" paneli düzenlendi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından New York Türkevi'nde düzenlenen "Uluslararası Sistemde Adalet Arayışı" başlıklı panelde, Türk ve Amerikalı akademisyenler ile uzmanlar, Birleşmiş Milletler (BM) güdümlü uluslararası sistemdeki tıkanıklıkları ve adaletin yeniden tesisine ilişkin önerileri tartıştı. Programın moderatörlüğünü SETA'dan araştırmacı yazar Prof. Dr. Kılıç Buğra Kanat üstlendi. Panelde konuşmacı olarak Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi, Michael Doran, Richard Gowan ve Dr. Kadir Üstün yer aldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran tarafından panelistlere gönderilen video mesaj da programda paylaşıldı.
Panelin ana vurgusu: BMGK yapısının yarattığı tıkanma
Panele açılış videosunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya Beşten Büyüktür" mottosuna atıf yapılarak, BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesinin (P5) veto yetkisinin uluslararası çözüm üretemeyen bir sisteme yol açtığına dikkat çekildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı mesajında Türkiye'nin, BM'nin temsil ettiği değerlerin güçlü bir savunucusu olduğu vurgulandı.
Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi: Türkiye'nin adalet arayışı
Prof. Dr. Kireççi, mevcut sistemin Ukrayna, Libya, Suriye ve Gazze'de adaleti sağlayamadığını belirterek, özellikle Gazze olaylarının BM içindeki adalet mekanizmalarını işlevsizleştirdiğini kaydetti. Kireççi, P5'in veto yetkisinin "adaletin dağıtılması sistemini kilitlediğini" ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözüyle şekillenen yaklaşımın, temsil edilmeyen kesimlerin haklarını savunmaya yönelik bir adalet arayışı olarak okunabileceğini söyledi. Çözüm önerisi olarak tek başına hareket etmek yerine, Türkiye'nin dayanışma temelli bir koalisyon kurarak reformlar için girişimde bulunabileceğini ifade etti.
Richard Gowan: Kurumsal reformlar gerçekçi bir bağlama oturtulmalı
Richard Gowan, BM kurumlarının reformunun "inanılmaz derecede zor" olduğunu vurguladı ve kurumların, dünyanın bugünkü gerçekleriyle uyumlu bir perspektife göre ele alınması gerektiğini belirtti. Gowan, mevcut ABD yönetiminin reform konusunda istekli olmadığını işaret ederek, BMGK'nın kilitlenmesi yüzünden uluslararası aktörlerin çözümleri BM dışındaki mekanizmalarda aramaya başladığını ve bunun sonucunda BM Genel Kurulu ile Uluslararası Adalet Divanı gibi organların daha aktif hale geldiğini söyledi.
Michael Doran: Türkiye bölgesel boşluğu dolduruyor
Michael Doran, ABD'nin Suriye ve Irak'taki varlığını azaltmasının bir boşluk yarattığını ve bu boşluğu dolduran aktörlerden birinin Türkiye olduğunu belirtti. Doran, Türkiye'nin yalnızca Orta Doğu'da değil, Azerbaycan üzerinden Orta Asya'ya ve Karadeniz aracılığıyla Avrupa'ya ulaşan coğrafi konumuyla bölgesel istikrarda "kesinlikle vazgeçilmez" bir rol oynadığını söyledi ve Türkiye'nin yükselişinin kaçınılmaz olduğunu öngördü. Doran, BM'nin resmi yapısında köklü bir değişiklik beklemediğini, bunun yerine bu yapının bölgesel sorun çözümündeki öneminin azalacağı kanaatini paylaştı.
Dr. Kadir Üstün: Sistem bir yol ayrımında
Dr. Kadir Üstün, Güvenlik Konseyi'nin giderek daha az etkili hale geldiğini söyleyerek, uluslararası toplumun küresel sorunları kapsayacak yeni bir sistem kurma iradesi konusunda samimi olup olmadığının sorgulanması gerektiğini belirtti. Üstün, mevcut sistemin Filistin başta olmak üzere birçok sorunu çözemediğini, bunun uluslararası problemlerin ele alınışında "ilkesizliğe" işaret ettiğini ve ABD'nin liderlik rolünü üstlenmek istememesi nedeniyle küresel ölçekte kısmi bir kriz yaşandığını ifade etti.
Sonuç: Çoğulcu yaklaşımlar ve koalisyon arayışı
Panelde genel kanaat, BMGK içindeki veto mekanizmasının mevcut adalet beklentilerini karşılamada yetersiz kaldığı ve bunun uluslararası aktörleri alternatif platformlar ve bölgesel girişimler aramaya ittiği yönündeydi. Konuşmacılar, Türkiye'nin bu süreçte hem bölgesel hem de küresel düzeyde koalisyonlar ve daha etkin diplomasiyle adalet arayışında önemli bir aktör olabileceğini vurguladılar. Panel, kurumsal reformların zorluğu ile birlikte daha aktif, çok taraflı ve bölgesel inisiyatiflerin önemine dikkat çekilerek sona erdi.