Geophysical Research Letters'da yayınlanan bir çalışmaya göre, Kanada'daki Mackenzie Nehri'nden gelen akış, okyanusun saldığından daha fazla karbon salmasına neden oluyor ve okyanus ısındıkça Arktik karbon emisyonları artmaya devam edecek.
Bilim insanları Kuzey Kutbu'nun yılda 180 milyon metrik ton kadar karbon emdiğini tahmin ediyor. Bu miktar, New York'un saldığı karbonun üç katından fazla olduğu açıklandı. Kuzey Kutbu gezegendeki en önemli karbon yutaklarından biri ve insanlığın aleyhine çalışmaya başlarsa iklim değişikliğinin hızla kontrolden çıkabileceği belirtildi.
Kuzey Kutbu'nun neden zorlandığını tam olarak anlamak için, çalışmaya katılan araştırmacılar küçük, soğuk okyanus ile Kanada'nın karbon zengini Mackenzie Nehri'nden gelen akış arasındaki bağlantıyı inceledi. Nehir, Kuzey Buz Denizi'nun Beaufort Denizi adı verilen bir bölgesine akıyor ve ikisinin buluştuğu bölgeden çekilen görüntüler sudaki sütümsü girdapları gözler önüne seriyor.
28 BİN BENZİNLİ ARABANIN YILLIK EMİSYONUNA EŞİT ORANDA KARBONDİOKSİT SALINIYOR
Araştırmacılar, bu süt gibi akıntının Mackenzie Nehri içinde hapsolmuş yüksek seviyedeki karbon ve tortudan kaynaklandığını söylüyor. Kuzey Kutbu'na karıştığında ise yavaş yavaş ısınarak daha fazla donmuş toprağın çözülmesine neden oluyor ve bu da Kuzey Kutbu'nun karbon emisyonlarını artırıyor. Araştırmacılar, bu iki su kütlesinin nasıl etkileşime girdiği hakkında daha iyi bir fikir edinmek için simülasyonlar kullandılar.
Bu simülasyonlara göre nehir, güneydoğu Beaufort Denizi'nde yoğun bir gaz çıkışını tetikleyerek karbon dengesini alt üst ediyor. Bu, denizin şu anda yılda yaklaşık 0,13 metrik ton olduğu tahmin edilen net bir karbondioksit miktarı saldığı anlamına geliyor, ki bu da kabaca 28 bin benzinli arabanın yıllık emisyonuna eşit.
Arktik karbon emisyonları mevsime göre değişiyor. Fakat nehrin debisinin daha yüksek olduğu sıcak aylarda çok daha belirgin hale geliyor. Bilim insanlarına göre bu durum, ikisi arasında net bir bağlantı kuruyor ve okyanus sıcaklıklarının daha fazla yükselmesini engellemenin yollarını bulmanın neden önemli olduğunu gösteriyor.