KDC-M23 Ateşkesi: Fırsatlar ve Zorluklar Üzerine Bir Değerlendirme
Doha’da imzalanan KDC-M23 deklarasyonu, bölgesel barış açısından önemli bir kilometre taşı olmakla birlikte, yapısal zafiyetler ve taraflar arası derin güvensizlik nedeniyle kırılgan bir zemine oturmaktadır. 2025 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ile Ruanda destekli M23 isyancı grubu arasında gerçekleşen ateşkes, yeni bir evreye geçişi simgelerken, geçici çözüm arayışlarını da beraberinde getiriyor.
Müzakere Sürecinin Dinamikleri
Katar’ın arabuluculuğunda, ABD'nin ekonomik teşvik mekanizmalarıyla aktif bir rol oynaması, bu sürecin kritik bir unsuru olmuştur. Temmuz 2025’te imzalanan anlaşma, çatışma ortamında tarafların ilk kez resmi müzakerelerde bir araya gelmesini sağlamış; ancak çatışmanın tamamen sona ermesini mümkün kılacak kapsamda çıkış yolları sunmamıştır. Anlaşma, tarafların saldırılara son vermesi ve insani erişim gibi güven artırıcı adımlar atması taahhütlerini içermektedir. Fakat, bu taahhütlerin yaptırımlarla desteklenmemesi çatışmanın sürmesine neden olabilecek bir zafiyet oluşturmaktadır.
Tarafların Yaklaşımları ve Görüş Ayrılıkları
Doha bildirgesi, M23 ve Ruanda için önemli bir diplomatik meşruiyet sağlarken, KDC’nin doğudaki milislerin kontrolü konusundaki yetersizliği beslediği endişeler de devam etmektedir. Taraflar arasında M23’ün işgal ettiği topraklardaki statüsüne dair görüş ayrılıkları bulunmaktadır. KDC, bu bölgelerde devlet otoritesinin yeniden tesis edilmesini talep ederken, M23 ise askeri varlığını sürdürerek “devletin yeniden yapılandırılmasına katkı sunan bir aktör” rolünü benimsemektedir. Bu durum, potansiyel krizlerin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir.
Sonuç ve Değerlendirme
Her ne kadar Doha’da imzalanan anlaşma, geçmişteki barış girişimlerine benzer yapısal sorunları barındırsa da, ekonomik teşviklerle sürecin hızlandırılması ve Katar’ın arabuluculuk rolü, umudun sürmesi açısından önemlidir. Uzun vadede kalıcı bir barışın sağlanabilmesi için çok taraflı bir izleme ve yaptırım mekanizmasının oluşturulması, silahlı grupların silahsızlandırılması ve toplumla entegrasyonlarının sağlanması gerekmektedir. Aksi takdirde, bu yeni ateşkes belgesi de önceki girişimlere benzer şekilde geçici kalacak, bölgedeki güç dengesizliği yeniden çatışmalara yol açacaktır.