Kazakistan, nükleer cephaneden vazgeçiş ve Semipalatinsk mirası
Kazakistan, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla 1991'de bağımsızlığını kazandığında, bir anda dünya çapında dikkat çeken bir nükleer profil sergiledi. Eski SSCB'nin "nükleer silah üssü" olmasının sonucu olarak ülke; 100'den fazla füze, 1040 nükleer başlık, 40 stratejik füze taşıyıcı uçak ve 370 seyir füzesi başlığı içeren bir envantere sahipti.
Bağımsızlıktan vazgeçişe: siyasi ve ekonomik müzakereler
Kazakistan'ın nükleer silahlardan vazgeçmesi, hem iç siyasi dinamikler hem de uluslararası aktörlerle yürütülen görüşmelerin bir sonucu oldu. Eylül 1991'de dönemin ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın ziyareti ve Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile görüşmesi, ABD'den güvenlik garantileri ve petrol sahalarının geliştirilmesi konusundaki talepleri gündeme taşıdı.
Aralık 1991'de Kazakistan, Ukrayna ve Belarus ile birlikte stratejik silahların kontrolünü Moskova ile ortak yönetme planını açıklarken, 23 Mayıs 1992'de Lizbon Protokolü imzalandı. Protokol, Kazakistan, Belarus ve Ukrayna'nın kısa sürede Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması (NPT)'na katılımını öngörüyordu.
ABD ile güvenlik güvenceleri ve ekonomik anlaşmalar
Mayıs 1992'de Nazarbayev'in Washington ziyareti sırasında Kazakistan, Tengiz petrol sahasının geliştirilmesi için Chevron ile anlaşma imzaladı; ABD hükümeti de Kazak ekonomisine yatırım sözü verdi. 1994'te ise Kazakistan, NPT'ye katılarak nükleer silahlardan resmen vazgeçti ve aynı yıl Rusya, İngiltere ve ABD ile "Güvenlik Güvence Muhtırası"nı imzaladı. Daha sonra bu muhtıraya Çin ve Fransa da eklendi.
Silahların taşınması, imha süreçleri ve gizli operasyon
Bağımsızlığın ilk yıllarında ekonomik zorluk yaşayan Kazakistan, nükleer cephanenin ortadan kaldırılması sürecinde Rusya ve ABD'den sorumluluk üstlenmelerini talep etti. Kazak hükümeti, taşınma sorumluluğunu üstlenen Rus tarafına savaş başlıklarındaki nükleer malzemenin maliyetini karşılama yükümlülüğünü kabul etti. ABD ile yürütülen gizli operasyon sonucunda, nükleer füzelerin ana bileşeni olan yaklaşık 600 kilo zenginleştirilmiş uranyum Kazakistan'dan ABD'ye sevk edildi.
Tahliyeler ve imha faaliyetleri devam etti: 27 Mayıs 1995'te eski Semipalatinsk Nükleer Deneme Sahası'ndaki bir tünelde son nükleer yük imha edildi; 1996'da ise stratejik bombardıman uçakları Kazakistan'dan Rusya'ya taşındı.
Semipalatinsk'in insani ve çevresel etkileri
Semipalatinsk (günümüzde Semey) bölgesi, Sovyetler Birliği döneminde 1947'de kurulan ilk nükleer deneme sahasıydı ve 40 yıl içinde 456 nükleer deneme gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in ifadesine göre bu denemeler nedeniyle 1,5 milyon kişi radyoaktiviteye maruz kaldı. Bölgedeki radyasyonun sağlık ve çevre üzerindeki etkileri; doğum kusurları, engelli doğumlar ve çift başlı hayvan gibi anomalilerin artışı şeklinde halk arasında büyük endişe yarattı.
1989'da şair Oljas Süleymenov tarafından başlatılan "Nevada-Semipalatinsk" anti-nükleer hareketi, geniş katılımlı mitinglerle deneme sahasının kapatılmasına yönelik baskıyı artırdı. Sonuç olarak, Semipalatinsk'te son nükleer test 19 Ekim 1989'da, sahaya ilişkin faaliyetlerin resmen durdurulması ise 29 Ağustos 1991'de gerçekleşti. Bu tarihin anısına Birleşmiş Milletler, günü "Uluslararası Nükleer Denemelere Karşı Eylem Günü" olarak ilan etti.
Güncel tercih: nükleer enerjinin geliştirilmesi
Kazakistan, bağımsızlığının ilk yıllarında nükleer silahlardan vazgeçerek ulusal çıkarlarından fedakârlık yaptığını vurguladı. Bugün ise ülke, sahip olduğu geniş ham uranyum rezervleri nedeniyle nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla geliştirme yönünde stratejik adımlar atıyor. Kazakistan, dünyadaki ham uranyum rezervlerinin yüzde 40'ına sahip olduğunu belirterek, ilk nükleer enerji santralinin inşasına başladıklarını duyurdu.