İtalya: Küresel Sumud Filosu abluka kırma girişiminde bulunursa donanma eşlik etmeyecek
Tajani'nin LA7 çıkışı
İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, LA7 kanalında yayımlanan bir programda Gazze'ye insani yardım taşıyan Küresel Sumud Filosu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Tajani, filonun İsrail'in deniz ablukasını kırma yönünde bir girişimde bulunması durumunda İtalyan donanmasının filoya eşlik etmeyeceğini belirtti.
Tajani, gelişmelerde sağduyunun galip gelmesini umduğunu söyleyerek, İsrail Dışişleri Bakanı'ndan filoya şiddete başvurmamalarını istediğini ve karşı tarafın şiddet olmayacağını ifade ettiğini aktardı. Bakan ayrıca, "İsrail'in deniz ablukasının ihlal edilmesine izin vermeyeceği aşikar" dediğini ve filonun abluka kırma girişiminde bulunmaması konusunda uyarıda bulunduklarını ifade etti. Tajani sözlerini "Ne olacağını bilmiyoruz." diyerek tamamladı.
Donanmanın yetki ve güvenlik kaygıları
Tajani, bölgedeki İtalyan donanmasına ait geminin filoya hangi noktaya kadar eşlik edeceğine ilişkin olarak, abluka kırılması durumunda donanmanın eşlik edemeyeceğini vurguladı. Bunun gerekçesini çatışma riski ve İtalya'nın denizcilerinin güvenliğinin garanti altına alınması gereği olarak açıkladı.
Hükümetten ek adımlar ve açıklamalar
İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto geçen hafta, filodaki İtalyan vatandaşlarına yardım için donanmaya ait bir fırkateyni filonun yakınlarına gönderdiklerini açıklamıştı. Başbakan Giorgia Meloni ise 24 Eylül'de yaptığı açıklamada, bölgeye gönderilen fırkateynin askeri güç kullanmasının öngörülmediğini belirtmişti.
Tajani ayrıca, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'de ateşkese varılması amacıyla sunduğu 20 maddelik barış planından memnun olduklarını ve ateşkesin sağlanmasını umduklarını ifade etti.
Değerlendirme
Hükümetin açıklamaları, İtalya'nın insani yardım girişimlerine mesafeli destek verirken aynı zamanda askerî riskleri sınırlamaya çalıştığına işaret ediyor. Donanmanın eşlik yetkisinin ablukanın kırılması halinde kullanılmayacağına dair net ifade, hem NATO müttefikleriyle hem de bölge aktörleriyle yürütülen diplomatik dengelemeyi ve askerî personelin güvenliğine verilen önceliği ortaya koyuyor.
