İstanbul'da Küresel Parlamento Konferansı: Terörizmde Ortak Tanım Eksikliği Tartışıldı
İstanbul'da düzenlenen "Terörle Mücadele ve Şiddet İçeren Aşırılığın Önlenmesi Konusunda Küresel Parlamento Konferansı"nın ilk oturumunda, terörizme ilişkin uluslararası düzeyde kabul görmüş ortak bir tanımın bulunmaması meselesi kapsamlı biçimde tartışıldı. Konferans, Birleşmiş Milletler Terörle Mücadele Ofisi (UNOCT), TBMM, Katar Şura Meclisi ve Akdeniz Parlamenter Asamblesi (PAM) işbirliğiyle gerçekleştirildi.
Oturum başlığı ve odak noktası
Etkinlikte düzenlenen "Ortak Bir Anlayışa Doğru: Terörizm Konusunda Uluslararası Düzeyde Mutabık Kalınmış Bir Tanımın Olmaması Sorunu" başlıklı oturumda, tanım eksikliğinin hem hukuki hem de operasyonel sonuçları vurgulandı. Katılımcılar, belirsiz tanımların uluslararası iş birliğini zayıflattığını ve insan hakları açısından riskler doğurduğunu belirtti.
UNOCT temsilcisi Tamara Anderson
UNOCT Politika, Bilgi Yönetimi ve Koordinasyon Şubesi Bilgi Yönetimi ve Stratejik Destek Bölümü Şefi Tamara Anderson, uluslararası düzeyde kabul görmüş bir tanımın yokluğunun yıllardır uluslararası toplumu zorladığını ve bunun ciddi hukuki ile insan hakları sorunlarına yol açtığını söyledi. Anderson, "Siyasi alanda, terörizmin uluslararası düzeyde kabul görmüş bir tanımı üzerinde süren mücadelenin yeni bir şey olmadığını hatırlamak önemli." diye konuştu.
Anderson ayrıca, ortak tanım eksikliğinin operasyonel koordinasyonu zedeleyebileceğini, kaynak yönlendirmesini etkileyebileceğini ve ulusal, bölgesel ile uluslararası ortaklar arasındaki iş birliğini bölme riski taşıdığını vurguladı. Bu siyasi bir zorluk olup, üstesinden gelinmesi için güçlü siyasi irade gerektiğini belirtti.
OHCHR temsilcisi Samar Khamis: Ulusal tanımlar için kılavuz
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) Hukukun Üstünlüğü ve Demokrasi Bölümü Terörle Mücadele ve İnsan Hakları Sorumlusu Samar Khamis, yılın başında yayımladıkları kılavuza değindi. Khamis, terörizmin belirli bir ülke veya bölgeyle sınırlı olmadığını belirterek, "Terörizmin ulusal tanımına nelerin dahil edilmesi ve nelerin dahil edilmemesi gerektiğine dair bir liste içeren pratik bir kılavuzun, özellikle milletvekilleri için yararlı olabileceğini düşündük." ifadesini kullandı.
Khamis, hazırladıkları kılavuzun mevcut kılavuzları bir araya getiren bir kontrol listesi niteliğinde olduğunu, devletlerin terör eylemlerini suç sayması, yetki alanları içindekileri koruması ve mağdurlara etkili çözümler sunmasının gerektiğini vurguladı. Ayrıca ilgili raporun gelecek hafta BM Genel Kurulu'na sunulacağını belirtti.
Cecilia Naddeo: Terör eylemlerinin tanımı üzerine değerlendirme
BM Güvenlik Konseyi Terörle Mücadele Komitesi İcra Direktörlüğü'nde kıdemli insan hakları görevlisi olan Cecilia Naddeo, çevrim içi bağlandığı oturumda terör eylemlerinin tanımına dair ayrıntılara değindi. Naddeo, terör eyleminin bir hükümet veya uluslararası organizasyonu yıldırma amacı taşıdığını belirterek, hükümet ve organizasyonları etkilemeyi hedefleyen bazı eylemlerin terör niteliği taşımadığını işaret etti.
Dr. Martin Scheinin: Niyet ve hedefin önemi
Eski BM İnsan Hakları Raportörü ve insan hakları ile uluslararası hukuk akademisyeni Dr. Martin Scheinin, raportör olduğu dönemde yürüttüğü çalışmalara atıfta bulunarak, birçok ülkenin mevcut tanımları görmezden geldiğini veya açık uçlu tanımlar kullandığını söyledi. Scheinin, terörizmi tanımlarken sivillere yönelik saldırılarla toplumda korku yaratma veya hükümetleri zorlayarak belirli eylemlere yönlendirme niyetinin temel alınması gerektiğini belirtti.
Rita Superman: Güvenlik ile haklar arasındaki denge
Terörle Mücadele Parlamento Meclisleri Koordinasyon Mekanizması Başkanlığı Başkanı ve PAM Terörle Mücadele Raportörü Rita Superman, güvenlik aciliyetinin insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokratik ilkeler üzerindeki önemi gölgelemesine izin verilmemesi gerektiğini vurguladı. Superman, terörün artık milliyet veya din tanımayan küresel bir tehdit haline geldiğine dikkat çekerek, bu tehditle yalnızca uluslararası dayanışma, sivil toplum katılımı ve dini liderlerin desteği ile mücadele edilebileceğini söyledi. Ayrıca terör örgütlerinin yapay zeka ve gelişen teknolojileri kötüye kullandığını belirtti ve uluslararası ortak çaba çağrısında bulundu.
Ben Saul: Tanım eksikliğinin iş birliğine etkisi
BM'nin terörle mücadele konularında insan hakları özel raportörü Ben Saul, video bağlantısıyla katıldığı oturumda, belirsiz ve geniş tanımların yalnızca insan haklarını ihlal etmekle kalmayıp terörle mücadelede etkinliği azalttığını belirtti. Saul, tanım eksikliğinin uluslararası iş birliğini engellediğine ve bunun adli yardımlaşma, istihbarat paylaşımı ile iade süreçleri gibi alanlarda ciddi engeller oluşturduğuna dikkat çekti.
Oturum genelinde katılımcılar, terörizmin kapsamı ve tanımı üzerine uzlaşma sağlanmasının hem hukuki güvenlik hem de operasyonel koordinasyon açısından kritik olduğu konusunda hemfikir oldu. Konferans boyunca öne çıkan tema, ortak bir anlayışa doğru ilerlemenin siyasi irade, insan haklarına saygı ve uluslararası iş birliği gerektirdiği şeklinde özetlenebilir.