Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa, İsrail polisinin koruması altında gruplar halinde baskına uğradı. Filistin haber ajansı WAFA'nın bildirdiğine göre, fanatik Yahudiler, Avluda kışkırtıcı tutumlar sergileyerek dini ritüeller gerçekleştirdi. Aynı zamanda, İsrail polisi de Müslümanların Aksa'ya girişine sıkı önlemler uygulayarak, kapılardaki askeri varlıklarını artırdı.
Bu baskınlar, İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü askeri operasyonların 20. ayını doldurduğu bir dönemde gerçekleşirken, Mescid-i Aksa'daki baskınların sayısı son zamanlarda artış göstermiştir. Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki koalisyonda görev alan aşırı sağcı bakanlar, Mescid-i Aksa'nın yerine bir Yahudi tapınağı inşa edilmesi gerektiğine dair açık çağrılarda bulunmaktadır.
Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Aksa'nın yerine tapınak inşa edilmesini arzuladığını ve bu projenin bütçesini kendi imkanlarıyla karşılayacağını ifade etmiştir. Diğer yandan, Yahudi Gücü Partisi'nden Zvi Sukkot da, Aksa'da dolaşırken çekilen görüntülerde 'Mescid-i Aksa bizim elimizde' ifadelerini kullanmıştır.
Ürdün, 1994 yılında imzaladığı Vadi Arabe Anlaşması gereği Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak tanınmaktadır. Anlaşmanın 9. maddesi, İsrail'in Ürdün Krallığı'nın kutsal mekanlardaki mevcut düzenine saygı göstermesi gerektiğini belirtmektedir. Mescid-i Aksa, Ürdün Vakıflar İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlıdır. Ancak, 2003 yılından bu yana İsrail, yalnızca kendi kararları doğrultusunda Mescid-i Aksa'ya girişleri düzenlemekte ve fanatik grupların baskınlarını polis korumasında gerçekleşmektedir.
