İsrail'in Yeni Saldırıları ve Gazze'deki Durum
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ateşkesin ilk aşamasını tamamladıktan sonra Gazze'deki saldırılara yeniden devam edeceklerini duyurarak bölgedeki gerilimi artırdı. Netanyahu, 18 Mart Salı günü yaptığı açıklamada, Hamas'a karşı "tam güçle savaşa devam ettiklerini" belirtti ve son haftalarda gerçekleştirdikleri hava saldırılarının 400'den fazla Filistinlinin yaşamına mal olduğunu vurguladı. Bu ölümler arasında çok sayıda çocuk da bulunuyor.
19 Mart Çarşamba günü, İsrail güçleri Gazze'ye yönelik yeni bir kara harekatı başlatarak 48 Filistinlinin daha ölümüyle sonuçlanan saldırılar düzenledi. Netanyahu, devlet terörünün bu yeni aşamasının "sadece bir başlangıç" olduğunu ifade etti. İsrailli kaynaklar, saldırıların Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile "tam koordinasyon" içinde gerçekleştirildiğini bildirdi.
Birleşmiş Milletler'in Tepkisi
İsrail, Gazze şehir merkezinde bulunan bir Birleşmiş Milletler (BM) tesisine düzenlediği saldırıda bir yabancı çalışanı öldürdü ve beş kişiyi de yaraladı. BM Proje Hizmetleri Ofisi İcra Direktörü Jorge Moreira da Silva, saldırıyı kınayarak, "İsrail buranın bir BM tesisi olduğunu biliyordu. Burada yaşayan ve çalışan insanlar var," dedi.
Netanyahu'nun Stratejisi ve Sonuçları
Netanyahu'nun ofisi, saldırıların gerekçeleri olarak Hamas'ın yeni saldırılar planlaması ve rehineleri serbest bırakmayı reddetmesini öne sürdü. Ayrıca, ABD elçisi İsrail saldırısının ardından toplanan BM Güvenlik Konseyi toplantısında tüm sorumluluğu Hamas’a yükledi. Hamas ise, önerileri reddettiği iddiasını yalanlayarak Netanyahu’yu ateşkes anlaşmasını sabote etmekle suçladı.
Arap ülkeleri, Mısır ve Katar gibi arabulucular, İsrail’in saldırılarını sert bir dille kınadı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise, Trump yönetimi tarafından sunulan "köprü önerisinin" hâlâ masada olduğunu belirtti. Ancak, Netanyahu'nun ateşkes anlaşmasını yalnızca ilk aşama ile sınırlama amacı, bölgedeki diplomatik süreci tehdit ediyor.
İsrail’in Uzun Vadeli Hedefleri
İsrail’nin Gazze’de, demografik ve siyasi yapıyı değiştirmeyi amaçlayan planlarına hız verdiği düşünülüyor. Netanyahu, uluslararası dikkatlerin başka sorunlara kaymasını fırsat bilerek saldırılarını artırma eğiliminde. Ancak bu durum, bölgedeki insani felaketi derinleştirip Gerilimleri artırarak Orta Doğu’yu uzun dönemde istikrarsızlığa sürüklüyor.
Arap Ligi'nin 4 Mart'ta Kahire'de yaptığı zirve ve önerilen yeniden inşa planları, İsrail'in devam eden saldırılarıyla nasıl bir araya geleceği ise belirsizliğini koruyor. Israil'in eylemleri karşısında koordineli bir diplomatik stratejinin hayata geçirilmesi, bölgedeki barış ve istikrar için hayati önem taşıyor.
Doç. Dr. Serhan Afacan, Marmara Üniversitesi Orta Doğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsünde Öğretim Üyesi ve İRAM Başkanıdır.
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
