İklim Kanunu'nun Etkileri
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), İklim Kanunu'nun inşaat sektörünün sürdürülebilir ve iklime dayanıklı malzemeler kullanmasını, enerji verimli tasarımlar geliştirmesini ve karbon ayak izini azaltan uygulamaları benimsemesini zorunlu hale getirdiğini duyurdu.
Kanun, Türkiye'nin net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda, iklim değişikliğiyle mücadele için sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik önemli adımlar sunuyor. Yayımlanan raporlar, inşaat ve yapı endüstrisinin toplam karbon salımının %39 seviyesinde olduğunu ortaya koyuyor.
Yapılacak Uygulamalar
İklim Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türkiye'deki bina inşaatlarında karbon ayak izini azaltan teknikler öne çıkacak. Bu kapsamda sürdürülebilir malzemelerin ve dönüşebilir malzemelerin kullanımı ile enerji verimliliği önlemlerinin alınması önem kazanıyor.
TMB, iklim değişikliğinin etkilerini değerlendirmek ve inşaat projelerini buna göre planlamanın, sektörde adaptasyon sürecinin bir parçası olduğunu vurguladı. Bu süreç, inşaat sektörünün sürdürülebilir ve iklime dayanıklı yapılar inşa etmesini sağlayacak.
Teşviklerin Önemi
Sektörün dönüşümünü hızlandırmak için iklim kanununda yer alan teşviklerin belirlenmesi gerektiğine dikkat çekildi. Vergi avantajları, düşük faizli krediler ve hibe gibi yöntemlerle bu teşviklerin hayata geçirilmesi bekleniyor. Düşük karbonlu ve sürdürülebilir inşaat modellerine dönüşüm, firmaların uluslararası finansman ve yeşil kredi imkanlarına erişimini arttıracak.
İlk etapta 'yeşil yapı' uygulamaları maliyetleri artırsa da, uzun vadede enerji tasarrufu ve verimlilik sağlamak açısından önemli avantajlar sunacaktır. Ayrıca, modüler ve prefabrik yapı sistemleri gibi yenilikçi çözümler, malzeme israfını azaltacak ve inşaat süreçlerini hızlandıracaktır.
Sonuç olarak, inşaat sektöründe enerji izleme sistemleri ve yenilenebilir enerji entegre çözümleri gibi 'İnşaat 4.0' teknolojilerinin kullanımı yaygınlaşırken, AR-GE yatırımları da artacaktır.
