Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, örgütün Lübnan’da barış ve istikrar için işbirliğine açık olduğunu, ancak İsrail saldırıları devam ettiği sürece savunma ve çatışmaya da hazır olduklarını ifade etti.
Kasım, Beyrut’un güneyinde yer alan Dahiye bölgesindeki Aşura anma etkinlikleri kapsamında yaptığı konuşmada, "İsrail halen beş noktayı işgal ediyor ve bu işgal sürdükçe silah bırakmamız istenemez." dedi.
Hizbullah lideri, "Ülkenin inşası ve barışı için hazırız, ama İsrail saldırganlığını sürdürürse direniş de sürecektir." şeklinde konuştu.
Kası, İsrail’in ateşkes anlaşması yükümlülüklerini yerine getirmediğini savunarak, "Önce İsrail geri çekilmeli, saldırılarını durdurmalı, esirleri bırakmalı ve yeniden imar başlamalı. Ancak o zaman 1701 sayılı BM kararının uygulanması gündeme gelebilir." ifade etti.
İsrail ordusu, Lübnan'ın güneyinden kısmi bir çekilme gerçekleştirsede, son çatışmalarda ele geçirdiği beş stratejik tepeyi işgal etmeye devam ediyor. Kasım, 2 Temmuz'da yaptığı açıklamada, İsrail’in Lübnan’ın iç işlerine müdahale edemeyeceğini belirtti ve "Silahlarımızı İsrail’e teslim etmeyeceğiz." dedi.
Hizbullah Genel Sekreteri, 29 Haziran’da yaptığı açıklamada ise, İsrail’in Lübnan’ın güneyine yönelik saldırılarını sürdürdüğü bir ortamda Hizbullah'ın silah bırakmasının mümkün olmayacağını vurguladı.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, 19 Haziran’da Beyrut yönetimine, ülke içindeki tüm silahların sadece devletin denetiminde toplanmasını öncelikli hedef olarak belirleyen önerisini sundu. Barrack, 27 Haziran’da katıldığı bir televizyon programında, "Hizbullah'ın askeri kanadı tamamen ortadan kalkmalı. Siyasi kısmı değil ama askeri yapısı kabul edilemez." ifadelerini kullandı.
Tom Barrack’ın haziran ayındaki ziyareti ve açıklamaları, Lübnan içinde geniş tartışmalar başlattı.
İsrail ile Lübnan arasında 27 Kasım 2024’te yürürlüğe giren ateşkese rağmen, İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyine yönelik hava ve kara saldırıları neredeyse günlük olarak devam etmekte. Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana, İsrail’in yaklaşık 3 bin ihlalde bulunduğu ve bu süreçte en az 213 kişinin hayatını kaybettiği bildirilmektedir.