Küresel borç görünümü ve raporlar
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) verilerine göre, yılın ikinci çeyreği sonunda küresel borç 337,7 trilyon dolar seviyesine ulaştı. IIF, yılın ilk yarısında borcun 21 trilyon dolardan fazla arttığını kaydediyor; gelişmiş ekonomilerin toplam borcu ise 228,2 trilyon dolar olarak hesaplandı ve gelişmekte olan ülkelerde borç 109,5 trilyon dolar düzeyinde bulundu.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 17 Eylül tarihli blog analizinde, küresel kamu borcunun GSYH'ye oranının bu yıl yüzde 95,1'e yükselmesinin beklendiği; IMF'in olumsuz senaryosunda ise kamu borcunun 2027'ye kadar yaklaşık yüzde 117'ye çıkabileceği vurgulanıyor.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) raporu, devlet tahvil ihraçlarının 2023'te 14 trilyon dolar iken 2024'te 16 trilyon dolara ulaştığını; bu tutarın bu yıl 17 trilyon dolar seviyesine çıkarak rekor kırmasının beklendiğini bildiriyor. Gelişmekte olan ülkelerde tahvil ihracı 2007'de yaklaşık 1 trilyon dolar seviyesinden 2024'te 3 trilyon doların üzerine çıkmış durumda.
Borç artışını besleyen temel etkenler
Raporlar, artan kamu borçlarını birden fazla yapısal ve döngüsel faktöre bağlıyor: artan faiz giderleri, demografik değişimlerin sağlık maliyetlerini yükseltmesi, savunma harcamalarındaki artış, doğal afetler ve iklim kaynaklı ekonomik kayıplar ile zayıf ekonomik büyüme ve reform gecikmeleri. Bu dinamikler, gelişmiş piyasalarda uzun vadeli borçlanma maliyetlerinin yükselmesine katkı sağlıyor.
Ayrıca raporlarda, son yıllarda 2008 finansal krizi, avro krizi, Kovid-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi dönemlerde tercih edilen çözümün yeniden borçlanma olduğu, bunun da borç stoklarının sürekli büyümesine yol açtığına dikkat çekiliyor.
Politika zorlukları ve piyasa algısı
Gelişmiş ülkelerde artan popülizm, sık hükümet değişimleri ve siyasi belirsizlikler, borç sürdürülebilirliği için gerekli mali politikaların uygulanmasını zorlaştırıyor. IIF, bazı ülkelerde finansların sürdürülemez bulunması durumunda tahvillere dair yatırımcı davranışlarına karşı uyarıda bulunuyor ve kısa vadeli borçlanma bağımlılığının merkez bankaları üzerindeki siyasi baskıyı artırabileceğine işaret ediyor.
Ülke bazlı riskler
Fransa
Fransa, siyasi belirsizlikler ve yüksek borç yükü nedeniyle yatırımcı endişelerinin ön sıralarında yer alıyor. Kamu borcu GSYH'nin yüzde 113,9yüzde 128'in üzerine çıkabileceğini öngörüyor. Ülke borcu 3 trilyon 345 milyar avro seviyesinde bulunuyor. Ayrıca Fitch'in kredi notunu AA-'den A+'ya düşürmesi, borçlanma maliyetleri üzerinde ek baskı yaratıyor.
İtalya
İtalya, Avro Bölgesi'nde en yüksek kamu borç oranlarından birine sahip: kamu borcu yaklaşık 3,2 trilyon avro ve GSYH'nin yaklaşık yüzde 140
İngiltere
İngiltere'nin kamu borcu GSYH'ya yaklaşırken borcun faiz yükünün bu yıl kamu harcamalarının yüzde 8,3'ünü oluşturacağı tahmin ediliyor. Uzun vadeli borçlanma maliyetleri ve enflasyonun yüksek seyretmesi ülkeyi piyasalarda hassas konuma getiriyor; kısa vadeli siyasi gelişmelerin tahvil getirileri üzerinde belirgin etkileri oldu.
ABD
ABD'nin borç yükü 37 trilyon doların üzerinde. Yıllık faiz ödemeleri şu anda 1 trilyon doların üzerinde olup bu, ülkenin savunma harcamalarını da aşıyor. ABD piyasalarında son tahvil ihalelerinde görülen zayıf talep ve artan beklentiler yatırımcı endişelerini artırıyor. Harvard Üniversitesi'nden Kenneth Rogoff, mevcut harcama eğiliminin ABD'de önümüzdeki beş yıl içinde borç krizi riskini yükselttiğini öngörürken, Bridgewater kurucusu Ray Dalio da borçlarla ilgili güçlü uyarılarda bulunuyor.
Japonya
Japonya'nın kamu borcu GSYH'nin yaklaşık yüzde 235'ine ulaştı. Enflasyon ve faizlerdeki olası yükseliş beklentileriyle birlikte Japonya Merkez Bankası'nın tahvil alımlarını azaltma eğilimi, borçlanma maliyetleri üzerinde baskı yaratıyor. Ayrıca siyasi belirsizlikler uzun vadeli tahvil getiri eğrisinde dalgalanmalara neden oldu.
Almanya
Almanya'nın kamu borcunun GSYH'ye oranı 2024'te yüzde 62,5 olarak gerçekleşti. Gelişmiş ekonomiler arasında göreli olarak daha düşük borç/GSYH oranına sahip olsa da büyük altyapı programları, savunma ve sosyal harcamalar bütçe açıklarını artırıyor; ülke aynı zamanda geniş çaplı tahvil ihracıyla borçlanmayı sürdürüyor.
Avrupa Birliği
AB'de kamu borcunun GSYH'ye oranı 2025'in ilk çeyreğinde yüzde 81,8'e yükseldi. Brüksel'in Kovid-19 döneminde piyasadan sağladığı yaklaşık 800 milyar avroluk kurtarma fonunun geri ödemesi ve bu borcun yeni AB tahvilleriyle yeniden finansmanı tartışmaları, birliğin öncelikli gündem maddeleri arasında bulunuyor.
Sonuç: Sürdürülebilir politika ihtiyacı
IMF, IIF ve OECD raporları, artan kamu borçlarının hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde makroekonomik kırılganlığı yükselttiğini gösteriyor. Politika yapıcılar için kısa vadeli piyasa dalgalanmalarını yönetmek kadar, uzun vadede borç sürdürülebilirliğini sağlayacak yapısal reformlar ve mali disiplinin sağlanması da kritik önem taşıyor.
Not: Bu haber raporlarda yer alan veriler ve uzman yorumları çerçevesinde derlenmiştir.