Proje ve teknoloji
Bursa Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü ile Jet Robotik Mühendislik iş birliği, 3 boyutlu beton yazıcılar ve hızlı donan tamamen yerli beton karışımlarıyla inşaat sürecini kısaltmayı hedefliyor. Jet Robotik Otomasyon Direktörü Arda Bayur tarafından geliştirilen sistemde, bilgisayarda hazırlanan 3D proje onaylandıktan sonra makineye yükleniyor ve özel çözümle karıştırılan beton, katman katman nozul ile yazdırılıyor. Nozul milimetrik hassasiyetle hareket ediyor ve tüm süreç bilgisayar kontrolünde gerçekleşiyor.
Proje kapsamında hazırlanan uygulama ile 150 metrekare tek katlı bir yapının iç ve dış duvarları 2-3 günde tamamlanabiliyor. Bu üretim sürecinde şantiyede ustaya gerek kalmıyor; sistemi 2-3 kişilik teknik ekip yönetiyor. Duvar yüzeyi makineden çıktığı gibi düzgün oluyor; sıva ihtiyacı ortadan kalkıyor ve elektrik-su tesisatı duvar içine entegre edilebiliyor. Çift katmanlı uygulama araya izolasyon ve tesisat yerleştirip kapatmaya olanak sağlıyor.
Teknoloji sadece konut üretmek için kullanılmıyor; aynı yazıcıyla banka elemanları, merdiven, masa, süs havuzu, saksı gibi kent mobilyaları ve mimari öğeler de üretilebiliyor.
Maliyet, performans ve Ar-Ge
Arda Bayur sistemin çift komponentli bir yaklaşımla geliştirildiğini ve harca enjekte edilen katalizörle betonun hızla taşıyıcı hale getirilebildiğini belirtiyor. Bayur, operatör eğitiminin yaklaşık bir günlük olduğunu, bunun sayesinde makinenin rahatlıkla kullanılabildiğini ifade etti. Dünya genelinde hem konvansiyonel hem de 3D yazıcıyla üretilen binalarda ton başına harç maliyetinin yaklaşık 150 ile 300 dolar bandında değiştiğini, kendi geliştirdikleri çalışmalarla bu maliyeti 70-80 dolar bandına indirdiklerini aktardı. Bayur, ton başı maliyetin bina ölçeğine göre değişebileceğini ve çalışmalarını devlet üniversiteleriyle sürdürdüklerini vurguladı.
Uygulama alanları ve hedefler
Projenin en büyük Ar-Ge ortağı olan Uludağ Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Mardani, geliştirdikleri yöntemle 24 saatlik sürede 200 metrekarelik alanı yazdırıp kullanıma sunabildiklerini söyledi. Mardani, projenin asıl hedefinin deprem sonrası hızlı barınma ihtiyacını karşılamak olduğunu, ayrıca askeri yapılar, deniz ekosistemini geliştirmek için resif üretimi ve kent mobilyaları gibi farklı projelerde de teknolojinin kullanılabildiğini belirtti.
Mardani, teknolojinin 2000'li yıllardan bu yana hızla geliştiğini, örneğin Çin'de 5 katlı binalar üretildiğini ve Avrupa ile Amerika'da köprü ve altyapı uygulamalarında kullanıldığını söyledi. Türkiye'de ise deprem sonrası birkaç kentte pilot uygulamaların başladığını ve belediyelerle ortak çalışmalar sürdüğünü açıkladı.
Çevresel etkiler, patentli katkı ve mevzuat beklentisi
Prof. Dr. Mardani yöntemin kalıba ihtiyaç duymaması nedeniyle inşaat üretim giderlerinin önemli bir kısmını oluşturan kalıp maliyetlerini azalttığını; işçi sayısının düşmesiyle iş kazalarının da azalacağını ifade etti. Tarihsel olarak 3D beton uygulamalarında çimento tüketiminin yüksek olması nedeniyle sera gazı salınımı konusunda olumsuzluklar yaşandığını belirten Mardani, ekiplerinin laboratuvar ortamında geliştirdiği katkının patentini aldıklarını ve bu katkı sayesinde çimento üretimindeki sera gazı salınımını yüzde 42 oranında azalttıklarını söyledi. Ayrıca katkının krom 6'yı krom 3'e dönüştürerek sağlık risklerini azalttığını ve beton sistemine üçlü fonksiyon kazandırdıklarını aktardı.
Mardani, mevcut çalışmalarıyla betonun katılaşma süresini kontrol edebildiklerini ve böylece inşaat teslim sürelerini belirleyebildiklerini söyledi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın mevzuat çalışmaları yürüttüğünü hatırlatan Mardani, öngörülerine göre 2026 yılında gerekli düzenlemeler tamamlandığında Türkiye'de çok katlı binaların bu sistemle yazdırılmasının mümkün olacağını belirtti.
HOCALARIN ÇALIŞMALARI