BM Genel Kurulu'nun İsrail'e verdiği 12 aylık süre bugün doldu
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından, işgal altındaki Filistin topraklarından çekilmesi için İsrail'e verilen 12 aylık süre bugün sona erdi. Söz konusu süre, Genel Kurulun 18 Eylül 2024 tarihli kararıyla başlatılmıştı ve karar, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) Temmuz 2024 tarihli danışma görüşüne dayanıyordu.
BM Genel Kurul kararının içeriği
Genel Kurulun 18 Eylül 2024 tarihli kararında, UAD'nin Temmuz 2024'teki danışma görüşünde ortaya konan hukuki yükümlülüklerin bağlayıcı niteliği teyit edildi. Kararda, devletlerin diplomatik, ekonomik ve hukuki araçlarla uyumluluğu sağlama yükümlülüğü hatırlatıldı ve Filistinlilerden gasbedilen topraklarla ticaretin durdurulmasından, işgalle suç ortaklığı yapan kişi ve kuruluşlara yaptırım uygulanmasına kadar çeşitli tedbirler öngörüldü.
UAD'nin danışma görüşü
Uluslararası Adalet Divanı, 19 Temmuz 2024 tarihli danışma görüşünde İsrail'in Gazze, Doğu Kudüs ve Batı Şeria'da işgalci olduğunu tespit etti ve işgalin "en kısa sürede son bulması" gerektiğini bildirdi. Divan, İsrail'in yeni yerleşim faaliyetlerini derhal durdurması ve yerleşimcilerin tahliyesi gerektiğini; diğer devletlerin ise İsrail'in işgal altındaki varlığını "tanımama" ve bu duruma "yardım veya destek sağlamama" yükümlülüğü taşıdığını vurguladı.
Uygulama ve gözlemler
Genel Kurulun 14'e karşı 124 oy ile kabul edilen kararında öngörülen 12 aylık sürenin dolmasına rağmen, gözlemlenen tablo çekilmenin sağlanmasından ziyade farklı eğilimler gösteriyor. Verilen sürenin sona ermesine rağmen, İsrail'in yerleşim faaliyetlerini artırdığı ve Filistinlilere yönelik saldırıların ile sistematik ihlallerin yoğunlaştığına ilişkin değerlendirmeler dikkat çekiyor. Genel Kurul, UAD'nin sonuçlarını icra etmek üzere devletleri diplomatik, ekonomik ve yasal yolları kullanmaya çağırmıştı.
Türkiye'nin tutumu
Türkiye, UAD'nin İsrail'in işgaline son verilmesini isteyen danışma görüşüne yazılı beyanda bulunmuş ve 26 Şubat 2024 tarihindeki duruşmalarda sözlü sunumunu yapmıştı. Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi'nin UAD'nin ortaya koyduğu sonuçları hayata geçirmek üzere ilave eylemleri değerlendirmesi gerektiği kararda yer aldı.
Sonuç olarak, BM Genel Kurulu'nun verdiği 12 aylık sürenin dolması, hukuki çerçeve ve uluslararası çağrılar açısından önemli bir dönemeç oluşturuyor; ancak kararın uygulanması ve sahadaki gelişmeler arasındaki uyum halen belirsizliğini koruyor.