Beyşehir ve Kuraklık Tehdidi Altındaki Göller İçin Acil Eylem Planı Hazırlandı
Planın kapsamı ve hedefleri
Tarım ve Orman Bakanlığı, kuraklık riski taşıyan göllerde su seviyesindeki düşüşleri, su kalitesindeki bozulmayı, sazlık alan kayıplarını ve canlı türlerindeki azalmayı önlemeye yönelik bir acil eylem planı hazırladı. Kararın alınması, Ulusal Su Kurulu toplantısında gündeme getirilen değerlendirmeler sonucunda gerçekleşti.
Kuraklık riski değerlendirmeleri ile öncelikli göller arasında Beyşehir, Akşehir, Eber, Bafa, Burdur, İznik, Seyfe ve Sapanca yer alıyor. Planda öne çıkan tedbirler arasında sulama sistemlerinin modernizasyonu, yeraltı suyu kullanımının kontrolü, havzalar arası su transferleri, içme-kullanma suyu şebekelerinde kayıpların azaltılması, kullanılmış suların yeniden kullanımı ve su verimliliği projelerinin hayata geçirilmesi bulunuyor.
Uzman değerlendirmesi: Prof. Dr. Deniz Ayas
Mersin Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, hazırlanmış olan eylem planını değerlendirerek planın kritik bir müdahale olduğunu vurguladı. Ayas, Beyşehir Gölü ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
"Beyşehir Gölü ekolojik ve sosyoekonomik açıdan yaşamsal öneme sahip. Gölün tamamen kuruması balıkların, kuşların ve sazlıkların yok olması, genetik çeşitliliğin kaybı demek olur. Ayrıca göl çevresindeki bataklık ve sazlık alanların kaybı, ekosistemin besin zincirini ve göç yollarını da ciddi şekilde etkiler. Bu alanlardaki kirlilik yükü, özellikle tarımsal drenajlardan gelen fosfor ve azot miktarları, su kalitesini düşürmekte ve sucul türlerin yaşam alanlarını tehdit etmektedir. Bu nedenle atılan adımlarda çok dikkatli olunmalıdır."
Ayas, planın en önemli başlıklarından birinin yeraltı sularının kontrol altına alınması olduğunu belirtti ve "aşırı çekimin önlenmesinin gölü besleyen rezervleri koruyacağını" ifade etti. Sulama sistemlerinin modernizasyonunun da sürdürülebilirlik açısından artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu vurguladı.
Riskler ve uygulama uyarıları
Uzman, havzalar arası su transferlerinin teknik olarak uygulanabilir olmasına karşın ekolojik riskler taşıdığını hatırlattı: "Bu yöntem ekolojik dengesizliklere yol açabilir. Su transferi, teknik olarak uygulanabilir ama riskleri büyük. Su ile farklı türler de taşınabilir, bu da biyolojik çeşitliliği tehdit eder. Ayrıca, suyu alınan havzada da ekolojik bozulmalar yaşanabilir, yeraltı suyu beslenmesi zayıflayabilir ve habitatlar olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle çok boyutlu değerlendirilmesi gereken bir konu. Transferin yapılacak ve yapıldığı alanlardaki su kirliliği de belirleyici tehdit unsuru."
Ayas, atık suyun yeniden değerlendirilmesi, şebeke kaçaklarının azaltılması ve su verimliliği projelerinin hayata geçirilmesinin gerekliliğine dikkat çekti: "Bu önlemler ülkenin geleceği için gerekli. Su verimliliği projeleri hem altyapı yatırımı hem de toplumsal farkındalık açısından uzun vadeli kazanımlar sağlayacak. Atık suyun kullanımı, özellikle tarımsal alanlarda su kaybını azaltırken, gölün kirleticilerle yüklenmesini engeller. Burada toplumun bilinçlenmesi, karar alıcıların birlikte hareket etmesi gerekir."
Uygulamanın zorlukları ve sonuç değerlendirmesi
Prof. Dr. Ayas, su kaybının göllerin eski sağlığına dönmesini zorlaştırabileceğini belirterek, "Havzadan su vermek tek başına yetmez, ekosistemin eski haline dönmesi yıllar alır. Ancak bu eylem planı doğru bir başlangıç. Ekolojik restorasyonlar, gölün su seviyeleri kritik eşiklerin altına düşmüşse bile uzun yıllar süren bir iyileşme süreci gerektirir. Restorasyonun başarıya ulaşması finansmana, yerel yönetimlerin kararlılığına ve toplumun sahiplenmesine bağlı." değerlendirmesinde bulundu.
İklim değişikliğinin gölleri etkilediğini hatırlatan Ayas, asıl tehdidin kontrolsüz su kullanımı olduğunu vurguladı: "Göller açısından en büyük sorun hala kontrolsüz su kullanımı. Plan, bu yüzden kritik bir müdahale ve yalnızca Beyşehir değil, kuraklık tehdidi yaşayan bütün göller için hayata geçirilmeli. Aynı zamanda göllerdeki kirlilik yükünün azaltılması, tarımsal drenajların kontrolü ve ekosistem dostu yönetim stratejileriyle desteklenmeli. Plan, Türkiye'nin su geleceği için uygulanması gereken bir zorunluluk."