DOLAR
42,69 0%
EURO
50,15 0%
ALTIN
5.897,7 0%
BITCOIN
3.801.612,97 1,15%

Yanan orman alanları bölgenin iklimine, toprağına ve rakımına uygun fidanlarla yeniden ağaçlandırılıyor

OGM, yangın sonrası ağaçlandırmada bölgeye özgü iklim, toprak, rakım ve bitki biyolojisini dikkate alarak yerel türlerle uzun ömürlü ormanlar oluşturulduğunu açıkladı.

Yayın Tarihi: 21.08.2025 11:04
Güncelleme Tarihi: 21.08.2025 11:04

Yanan orman alanları bölgenin iklimine, toprağına ve rakımına uygun fidanlarla yeniden ağaçlandırılıyor

Yanan orman alanları bölgenin iklimine, toprağına ve rakımına uygun fidanlarla yeniden ağaçlandırılıyor

Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, orman yangınlarının ardından yürütülen ağaçlandırma çalışmalarının tamamen bilimsel planlama ve teknik bilgiye dayandığını belirtti. Türkiye, Avrupa'da en fazla ağaçlandırma yapan ülke ve dünyada dördüncü sırada; orman varlığı ise 1973'te 20,2 milyon hektardan geçen yıl 23,4 milyon hektara yükseldi.

Bilimsel planlama ve detaylı etüt çalışmaları

Karacabey, yangın sonrası sürecin ilk adımının detaylı etüt çalışmaları olduğunu vurguladı. Bu etütlerde orman tipi, toprak yapısı, iklim koşulları, mevcut tohum stoku, rakım ve güneş alma durumu incelenerek hangi ağaçlandırma yönteminin uygulanacağına karar veriliyor. Yanlış zamanda veya hatalı yöntemle yapılacak ağaçlandırmanın yıllar sürecek emeği boşa çıkarabileceğine dikkat çekti.

Doğal gençleştirme ve yerel tür kullanımı

Binlerce hektarda, doğal gençleştirme yöntemlerinin öncelikli olarak uygulandığını aktaran Karacabey, özellikle kızılçam ormanlarında bu yöntemin etkili olduğunu söyledi. Kızılçamın kozalaklarının yüksek ısıyla açıldığını, tohumların ilk yağmurla birlikte filizlendiğini belirterek, “Kızılçam bu toprakların bir mucizesidir” ifadesini kullandı. Yanmış ağaçların dallardan temizlenip dalların toprağa serilmesi ve hafif toprak işlemesiyle sonbaharda fidanların kendiliğinden sürgün verdiği, makilik alanlarda ise köklerden sürgün verme yoluyla doğanın onarım sürecine girildiği anlatıldı.

Doğal gençleştirmenin yetersiz kaldığı alanlarda ise yöreye özgü genetik özellikte, iklime, toprağa ve rakıma uyumlu fidanlar kullanılıyor. Karacabey, “Her fidan her bölgede gelişmez. Bu sayede sulama ve bakım ihtiyacı en aza iner, orman uzun ömürlü olur.” dedi.

Çam ağırlığı ve kamuoyundaki yanlış algılar

Karacabey, toplumda yalnızca çam dikildiği yönündeki algının yanlış olduğunu belirterek Türkiye ormanlarının tür dağılımını paylaştı: %30 meşe, %23 kızılçam, %17 karaçam, %7 sarıçam ve geri kalanı çok çeşitli türlerden oluşuyor. Meşe, sedir, ladin, kestane, kızılağaç, gürgen gibi türlerin doğal olarak yetiştiğini vurguladı.

Karacabey, zeytin ve badem gibi meyveli türlere ilişkin şu uyarıyı yaptı: “Zeytin, badem gibi meyveli türlerle tek başına orman oluşturulamaz. Bu türler sulama ve gübreleme ister, yangına hassastır; erozyon kontrolünde ve ekosistem hizmetlerinde düşük performans gösterirler. Bu türleri gelir getirici eylem planlarımız kapsamında, orman köylerimizin ekonomisine destek amacıyla belirlenen alanlara dikiyoruz.”

Hukuki çerçeve ve ağaçlandırma kampanyaları

Yanan orman alanlarının başka amaçla kullanılamayacağını hatırlatan Karacabey, Anayasa'nın 169'uncu maddesi gereğince bu alanların yeniden ağaçlandırılarak ormanlaştırıldığını belirtti. Ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda 2019'dan bu yana her yıl 11 Kasım'da düzenlenen Milli Ağaçlandırma Günü kapsamında gerçekleştirilen Geleceğe Nefes Ağaçlandırma Kampanyası çerçevesinde 81 ilde toplam 34,7 milyon fidanın toprakla buluşturulduğunu hatırlattı.

Yazar
EDİTÖR

Aksiyon Haber Ajansı