TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un UNOCT konferansındaki değerlendirmeleri
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Birleşmiş Milletler Terörizmle Mücadele Ofisi (UNOCT) tarafından Hilton Bakırköy Otel'de düzenlenen "Terörle Mücadele ve Şiddete Varan Aşırılığın Önlenmesi Üzerine Küresel Parlamenter Konferansı"nda konuştu. Kurtulmuş, toplantının teröre karşı küresel bir mücadele oluşturma hedefine katkı sağlamasını temenni etti ve Katar Şura Meclisi Başkanı Hassan bin Abdulla Al Ghanim'e toplantıya verdiği destek için teşekkür etti.
Teröre karşı ortak kararlılık ve kurumsal kapasite çağrısı
Kurtulmuş, terörün bugün neredeyse dünyanın her yerinde yakıcı bir sorun olduğunu belirterek, terörle mücadelenin ortak bir kararlılık ve güçlü kurumlarla yürütülmesi gerektiğini vurguladı. "Onun için diyoruz ki teröre karşı ortak bir kararlılık, ortak bir mücadele zemini, kurumsal kapasitelerimizin artırılması... dünyanın hiçbir yerinde terörün en ufak bir fırsat dahi bulmadan karşısında güçlü, kararlı, hukuk zemininde mücadele eden devletleri ve uluslararası camiayı bulması şarttır." ifadelerini kullandı.
Terörün çok katmanlı nedenleri ve uluslararası sorumluluk
Kurtulmuş, terörün; demokrasi eksikliği, insan hakları ihlalleri, ekonomik ve bölgesel eşitsizliklerle ilişkilendirilebileceğini belirterek, "Terörü sadece silahlı terörle mücadele değil, aynı zamanda terörü ortaya çıkaran bu çok katmanlı, çok yönlü nedenlerin hepsine karşı... bunların ortadan kaldırılmasına ilişkin bir mücadele alanı görmek" gerektiğini söyledi. Bu nedenlerin ortadan kaldırılmasının uluslararası camianın temel sorumluluklarından biri olduğuna dikkat çekti.
Vekalet savaşları: Uluslararası ilişkilerde "kara leke"
Kurtulmuş, son yıllarda artan vekalet savaşlarının bazı devletlerin dış politika aracı haline geldiğini ifade ederek, bu durumun terörü büyüttüğünü ve örgütleri güçlendirdiğini belirtti. "Vekalet savaşları kavramı, uluslararası ilişkiler tarihine bir kara leke gibi düşmüştür." dedi ve büyük devletlerin terör örgütlerine verdikleri silah, lojistik ve siyasi desteği sonlandırmaları halinde "bir hafta, 10 gün içinde dünyanın hiçbir yerinde terör örgütü kalmaz" görüşünü paylaştı.
Silah desteğinin sorumluluğu: Afrika ve Orta Doğu vurgusu
Kurtulmuş, Afrika'daki yoksul toplulukların elinde on binlerce dolarlık ölüm silahlarının bulunmasının kaygı verici olduğunu belirterek, "Bu silahları kim veriyor? ... Bu silahları verenler Afrika'daki terörün birinci derecede sorumlularıdır." ifadesini kullandı. Orta Doğu’daki terör örgütlerine gelen silah sevkiyatlarının bölgedeki istikrarsızlığın, savaşın ve sosyal çöküntünün başlıca nedenlerinden olduğunu ekledi.
Gazze ve "devlet terörü" eleştirisi
Kurtulmuş, son dönemde artan "devlet terörü" uygulamalarına dikkat çekerek İsrail'in Gazze'deki eylemlerini sert şekilde eleştirdi. Konuşmasında Birleşmiş Milletler raporlarına atıfla şu verileri paylaştı: 70 bini aşkın sivil (bunların yüzde 80'i kadın ve çocuk), 180 bini aşkın kişinin yaralanmış olması ve 7 bine yakın ailenin tamamen yok edilmesi. Kurtulmuş, okulların, hastanelerin, cami ve kiliselerin neredeyse yok edildiğini belirterek, "Artık açlık bile bir ölüm silahı olarak kullanılmaktadır." dedi.
Kurtulmuş, sözlerini şu güçlü ifadelerle sürdürdü: "Dünyanın bütün terör örgütlerini bir araya getirseniz, terörist İsrail rejiminin Orta Doğu'da iki yıldır Gazze halkına karşı sürdürdüğü bu soykırımdan daha ağır bir insanlık suçu işleyemezlerdi. Ama ne yazık ki teröre karşı söz söyleyen bazı ülkelerin, İsrail'in ortaya koyduğu devlet terörüne karşı sessiz kalması ise maalesef bir büyük ibret vesilesidir."
Küresel sivil tepki ve insani girişimler
Kurtulmuş, Gazze'deki insanlık suçlarına karşı dünyanın dört bir yanında sokağa çıkan milyonlarca insanın olduğunu ve insanlık cephesinin harekete geçtiğini söyledi. Küresel Sumud Filosu'na ilişkin olarak, gemilere el konulması, kişilerinin alıkonulması ve gözaltına alınanlara uygulanması gereken insani yaklaşımların gösterilmediğini dile getirdi.
Türkiye modeli: Terörü önlemede yeni yaklaşım
Kurtulmuş, Türkiye'nin 50 yılı aşkın terör deneyimine atıfla, bu tecrübeden yola çıkan bir "terörü önleme modeli" üzerinde çalışmaların son aşamada olduğunu belirtti. İmralı'da Abdullah Öcalan vasıtasıyla silahların bırakılması beyanı sonrası TBMM'de 11 siyasi partinin katılımıyla kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda toplumun farklı kesimlerinin 13 toplantıda dinlendiğini ve 14'üncü toplantının yarın yapılacağını aktardı.
Kurtulmuş, dinleme faslı tamamlandıktan sonra örgütün tamamen silah bırakmasıyla hukuki düzenlemelere ilişkin tekliflerin TBMM Genel Kurulu'na sunulacağını belirtti ve "Ümit ediyorum ki çok kısa bir süre içerisinde dünya terörle mücadele ya da barış çözümleri literatüründe Türkiye modeli olarak yerini alacak olan bir modeli bütün dünya ülkelerine arz etmiş olacağız." dedi. Türkiye'deki sürecin kısa süre içinde terörü gündemden kaldıracağını ve ülkenin deneyiminin uluslararası alana örnek teşkil edeceğini ifade etti.
Konuşmaların ardından Kurtulmuş ve Katar Şura Meclisi Başkanı Hassan bin Abdulla Al Ghanim'in katılımıyla aile fotoğrafı çekildi.