Siegen Üniversitesi Araştırması: Almanya'da Türk ve Arap İsimleri Kariyer Fırsatlarında Dezavantajlı
ENES TAHA ERSEN
Siegen Üniversitesi tarafından yürütülen ve 'Eğitim yerleri: Köken, performanstan daha önemlidir' başlıklı araştırma, Almanya'da kökeni Alman olmayan kişilerin iş ve mesleki eğitim başvurularında belirgin ayrımcılıkla karşılaştığını ortaya koyuyor. Araştırma, özellikle Araplar ve Türkler için geri dönüş oranlarının daha düşük olduğunu saptadı.
Araştırmada, eşleştirilmiş başvurularla yapılan testlerde somut veriler elde edildi: 'Lukas Becker' adıyla gönderilen 100 meslek eğitimi başvurusuna 67 olumlu veya olumsuz yanıt gelirken, 'Habiba Mahmoud' adına gönderilen 100 başvurudan yalnızca 36 yanıt alındı. Türk çağrışımlı 'Yusuf Kaya' ismiyle yapılan 100 başvurudan ise 52 yanıt geldi. Çalışma kapsamında toplamda 50 binden fazla başvuru değerlendirildi.
Araştırma, başvurularda hayali kişilerin okul notlarının dikkate alınmadığını; bunun yerine adayın menşei veya dinine ilişkin ipuçlarının işveren kararlarında belirleyici olduğuna işaret ediyor.
Uzman Değerlendirmesi: Kurumsallaşan Irkçılık ve Entegrasyon Sorunu
Göç Araştırmaları Vakfı, Türkiye Göç Araştırmaları Merkezi Direktörü Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu, Siegen Üniversitesinin bulgularını AA muhabirine değerlendirdi. Sağıroğlu, Almanya'da yabancı kökenli kişilerin eğitiminin ve gündelik hayatının yanı sıra iş ve kariyer alanında da sistematik engellerle karşılaştığını vurguladı.
Sağıroğlu, araştırma bulgularını şöyle özetledi: 'İsminden Müslüman olduğu belli ya da en azından Avrupalı olmadığı belli insanların ayrı katmanda tutulduğu, ayrı tabakada yer aldığı ve kariyer fırsatlarında belli ölçüde bir ayrımcılığın ortaya çıktığı ifade edilebilir.'
Türk göçünün başlamasından bu yana geçen 60 yılı aşkın süreye rağmen bu tür vakaların sürmesinin Almanya'nın meselenin üstesinden gelemediğine işaret ettiğini belirten Sağıroğlu, Avrupa'da benzer eğilimlerin görüldüğünü, bunun özellikle Müslümanlara yönelik ayrı bir ayrımcılık biçimini de içerdiğini söyledi: 'İslamofobi dediğimiz ayrı kategoride değerlendirilen bir ayrımcılık tutumu... sadece Müslüman olduğu için hem kültürel hem inanç itibarıyla ayrımcılığa tabi tutulan insanların daha fazla karşılaşıldığı bir gerçek.'
Siyasi ve Yapısal Etkenler
Sağıroğlu, 2015 mülteci akını ve koronavirüs salgını sonrası yabancı karşıtı söylemlerin ve siyasi oluşumların yaygınlaşmasının, Almanya'daki olumsuz eğilimleri beslediğini ifade etti. Ayrıca işe alım süreçlerindeki bürokratik engellerin işveren tercihlerini etkileyebileceğini; devlet politikalarının bu açıdan belirleyici olduğunu vurguladı.
Devletin rolüne dair değerlendirmesinde Sağıroğlu, işe alımda uygulanan özel prosedürlerin, sigorta maliyetlerinin ve bürokratik yüklerin yabancı adayların tercih edilmemesinde etkili olabileceğini belirtti ve hükümetlerin kolaylaştırıcı önlemler almasının önemine dikkat çekti.
Çözüm Önerileri ve Sonuç
Sağıroğlu, ayrımcılıkla mücadelede eğitimin önemine işaret ederek, ilkokuldan üniversiteye kadar bilinçlendirme çalışmalarının gerekliliğini vurguladı. 'Kurumsallaşan ırkçılık dediğimiz zaman devlet boyutu kadar bir de sosyal boyutu var,' diye ekledi ve hükümetlerin kararlı politikalar ve kanuni düzenlemeler üretmesi gerektiğini söyledi.
Siegen Üniversitesinin verileri, Avrupa'da demokrasi, insan hakları ve eşitlik alanlarında ilerleme gerektiğine dair güçlü bir gösterge olarak sunuluyor; uzmanlar, mevcut bulguların politika yapıcılar ve toplum için yeniden değerlendirme çağrısı içerdiğini belirtiyor.
Öne çıkan veriler: 50 binden fazla başvuru incelendi; 'Lukas Becker' için 67 yanıt, 'Habiba Mahmoud' için 36 yanıt, 'Yusuf Kaya' için 52 yanıt kaydedildi.