Semih Kaplanoğlu Manastır’da ödül aldı, "Buğday" dikkat çekti
Usta yönetmen Semih Kaplanoğlu, 46. Manaki Kardeşler Uluslararası Görüntü Yönetmenleri Film Festivali’nde "Dünya Sinema Sanatına Olağanüstü Katkı Özel Ödülü"ne layık görüldü. Kaplanoğlu, festivale ve filmlerine dair gözlemlerini AA muhabiri ARIŞKAN ÜNAL’a anlattı.
Festivalin odağı: Görüntü yönetmenliği
Kaplanoğlu, festivalin yalnızca görüntü yönetmenliğine odaklanmasının uluslararası alanda ayrıcalıklı bir konum yarattığını belirtti. Festivallerde genellikle popüler kültür ve görsel şovların öne çıktığını ancak Manaki’de "sadece sinema konuşulduğunu" vurguladı. Bu yaklaşımın, filmlerinin görsel düzeyini ve sinemasal felsefesini bilen uzmanlarla karşılaşmasını sağladığını söyledi.
Ödülün gerekçesi ve duygusu
Kaplanoğlu, ödülün gerekçesi olarak filmlerinde insan ruhunun metafizik yönünü, hayatın görünmeyen yüzünü etkili görsellik ve şiirsel görsel dil ile ele alışını gösterdi. Bir festivalin tamamen sinematografiye odaklanmasının, onun için anlamlı ve etkileyici olduğunu kaydetti; ödül töreninde ekip arkadaşlarını isim isim anmanın öneminden söz etti.
"Buğday"ın güncelliği
Festivalde en yoğun ilginin "Buğday" ve "Bal" filmlerine gösterildiğini belirten Kaplanoğlu, Buğday’ın 2017’de distopik görünen temasının bugün gerçeklikle örtüştüğünü ifade etti. Kaplanoğlu, 2012’de senaryoyu yazarken tasavvur ettiği dünyanın "bugün için gerçekleştiğini" ve filmin pandemiden aşılara, küresel ısınma ile gıda müdahalelerine kadar güncel konularla izleyici dikkatini çektiğini söyledi.
Filmdeki siyah-beyaz estetiğin, coğrafyalar arasındaki anlatısal sürekliliğin ve metaforik görselleştirmenin uluslararası izleyicilerce beğeniyle karşılandığını aktardı. Kaplanoğlu, filmin prodüksiyon ağırlığı ve büyük perdede verdiği etkinin kendisini de şaşırttığını, uzun aradan sonra yeniden izlediğinde filmin gücünü yeniden gördüğünü ifade etti.
"Bal" ve izleyicide yarattığı etki
"Bal" filminin festival izleyicileri üzerinde derin bir etki bıraktığını aktaran Kaplanoğlu, filmdeki çocuğun bakışının "sıradan bir çocuk değil, bir şairin çocukluğunu" yansıttığını söyledi. Filmin çocukluk, doğa ve masumiyet temalarının seyircide kaybedilmiş bir çocukluk hissi ve cennet duygusu uyandırdığını belirtti.
Genç sinemacılar, teknik trendler ve yeni kadın görüntü yönetmenleri
Kaplanoğlu, atölye ve konuşmalarda genç sinemacıların hikaye ve senaryodan çok kameralar, lensler, ışık sistemleri ve yapay zekaya odaklandığını gözlemlediğini söyledi. Buna rağmen ustaların görüntünün "sanat" değil, yönetmenin ve senaristin dünyasını canlandırma sorumluluğu olduğunu vurgulaması gerektiğini belirtti. Ayrıca, dünyada yeni bir trend olarak kadın görüntü yönetmenlerinin güçlendiğini ve buna katkı sağlayan ilginin arttığını ifade etti.
Siyasi duruş, etik kaygılar ve sinema üretiminin zorluğu
Kaplanoğlu, dünyaca ünlü sinemacıların İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto ederek bazı İsrailli kurumlarla çalışmayı reddetmesini "önemli" bulduğunu söyledi. Bu dönüşümün, küresel ölçekte insanların adalet ve insanlık perspektifine yönelik tepkisini gösterdiğini belirtti: "Herkes, gerçeği net şekilde görmeye başladı."
Sanat ve film yapmanın bugünkü dünyada zorlaştığını vurgulayan Kaplanoğlu, finansal bağlantılar nedeniyle platform seçimlerinin etik sorgulamalar yarattığını örnekleyerek Mubi ve Spotify’la ilgili kaygılardan söz etti. Bu tür bağların, eserlerin ulaşabilirliğini ve sanatın vicdani yönünü etkilediğini söyledi. Sonuç olarak, film üretmenin hem moral hem de pratik açıdan giderek daha sancılı hale geldiğini ifade etti.
Sonuç
Kaplanoğlu, Manaki Festivali’ndeki deneyiminin, filmlerinin görünürlüğünü ve yaptıkları işin boyutlarını yeniden değerlendirmesine vesile olduğunu belirtti. Festivalin görüntü yönetmenliğine odaklanmasının, hem genç sinemacılar hem de ustalar için önemli bir eğitim ve diyalog zemini oluşturduğunu vurguladı ve Türkiye’den görüntü konusunda uzmanlaşmak isteyen sinemacılara festivale katılma tavsiyesinde bulundu.