Myra’da milattan sonra 2. yüzyıla tarihlenen özgün Roma dönemi termal yapı gün ışığına çıkıyor
Antalya’nın Demre ilçesindeki Myra Antik Kenti sınırlarında, Myra ile Andriake arasında yer alan ve milattan sonra 2. yüzyılda inşa edildiği belirlenen termal yapı, yürütülen kazı ve koruma çalışmalarıyla kademeli olarak ortaya çıkarılıyor. Yapı, çevresindeki sanayi alanının kaldırılmasının ardından hızlanan çalışmalar kapsamında gün yüzüne çıkarılıyor.
Kazı süreci ve suyla mücadele
Kazı ekibi, alanın doğrudan aktif termal kaynaklar üzerinde bulunması nedeniyle yoğun su ve çamurla mücadele ediyor. Prof. Dr. Nevzat Çevik, 'Toprakları açtıkça orijinal kaynak suları gelmeye başladı. Farklı noktalardan sürekli su doluyordu. Büyük pompalarla her gün suları tahliye ettik, kazdık; gece yeniden doldu, sabah tekrar boşalttık' diyerek çalışmaların döngüsel bir su tahliye süreci gerektirdiğini aktarıyor.
Çalışmalar sırasında, ortaya çıkan mil duvarların korunması ve yüzey sularının alana dolmasını engellemek amacıyla yapının çevresi yaklaşık iki buçuk metre yüksekliğinde koruyucu bir engel duvarla çevrildi.
Yapının özgünlüğü ve planı
Yapı uzun yıllar literatürde 'nymphaion' olarak anılmış olsa da kazı ilerledikçe bunun yanlış bir sınıflandırma olduğu anlaşıldı. Prof. Dr. Çevik, 'Plan tamamen ortaya çıktığında bunun ne bir Roma hamamı ne de klasik bir nymphaion olduğunu gördük. Bu, doğrudan termal suya dayalı, özgün plan tipine sahip bir Roma dönemi termal yapısı' diyerek bulgunun bölge mimarlığı açısından özgün bir keşif olduğunu vurguluyor.
Kaynak suyun özellikleri ve yerel kullanım
Yapının, Demrelilerin 'Burguç' olarak adlandırdığı ve uzun yıllardır şifa amacıyla kullandığı sağlık sularının ana kaynağı olduğu belirlendi. Kaynağın su kimyası, magnezyum, fosfor, kükürt ve demir içeriğiyle zengin bir maden suyu niteliğinde. Prof. Dr. Çevik, antik dönemde de aynı suyun değerlendirilmiş olmasının tesadüf olmadığını ifade ediyor.
Kazı ekibinin çalışma koşulları zaman zaman termal sudan yararlanmayı gerektiriyor: 'Burası Roma döneminde bir şifalı su yapısıydı ve insanlar burada yüzüyordu. Biz de çamur içinde çalıştığımız için arkadaşlarımız zaman zaman bu suya girip temizleniyor, ardından kazıya devam ediyor. Yaz-kış 16,5 derece olan bu su, özellikle Demre’nin yüksek sıcaklıklarında rahatlatıcı' şeklinde aktarıyor.
Mimari buluntular ve koruma planları
Kazılar sırasında biri büyük biri küçük olmak üzere iki havuz ortaya çıkarıldı; havuzların bir dönem mermerle kaplı olduğu ve kaplamaların bir bölümünün halen yerinde olduğu bildirildi. Yapının farklı kotlarında su derinlikleri değişkenlik gösterdiği için kazı ve tahliye çalışmalarının kontrollü yürütülmesine devam ediliyor. Uzmanlarla sürdürülebilir tahliye ve koruma teknik planlamaları sürüyor.
Gelecek hedefleri: arkeopark ve entegrasyon
Alan, kazıların tamamlanmasının ardından izleme yolları, teraslar ve çevre düzenlemeleriyle bir arkeopark olarak düzenlenmesi hedefleniyor. Proje, Myra, Andriake Ören Yeri ve Likya Uygarlıkları Müzesi ile bütünleşerek Demre’ye yeni bir kültürel cazibe alanı kazandırmayı amaçlıyor. Prof. Dr. Nevzat Çevik, kazıların önümüzdeki yıl da devam edeceğini ve bölgede bir Roma hamamının da ortaya çıkarıldığını belirterek alanda antik dönemde yoğun bir su yapıları bölgesi kullanımı olduğuna dikkat çekiyor.
Çevre güvenliği ve sürdürülebilirlik ön planda tutuluyor; şu aşamada yapı kontrollü tutuluyor ve vatandaşların alandan faydalanmasına ilişkin kararlar proje ve bakanlık iradesi doğrultusunda şekillenecek.
MYRA ANTİK KENTİ KAZI BAŞKANI PROF. DR. NEVZAT ÇEVİK, "BU YAPININ BENZERİ BÖLGEDE YOK, ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ MİMARLIĞI AÇISINDAN ORİJİNAL BİR KEŞFİN İÇİNDEYİZ" DEDİ.