Mültecileri Değil, Sistemi Sorgulamak Gerekiyor
Avrupa'da giderek yaygınlaşan ırkçılık, İslamofobi ve yabancı düşmanlığı, göçmenler için zorlayıcı düzenlemeleri beraberinde getiriyor. İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, Dünya Mülteciler Günü'nde, küresel güçlerin bu konuda bakış açısını sorgulamanın önemine değindi.
İnsanların Arka Planına Bakmak
“Kimse çocuklarını bir tekneye koymaz. Denizler karalardan daha güvenli olmadıkça” diyen Warsan Shire, mülteciyi hedef alan yaklaşımın ötesine geçerek, bu olgunun nedenlerini sorgulamamız gerektiğini savunuyor. Göç meselelerini anlayabilmek için strateji, jeopolitik ve güvenlik kavramlarının ötesine geçmek ve grafiklerin ardındaki insanı görebilmek önemlidir.
Prof. Özipek, yapısal adaletsizliğin hâkim olduğu bir dünyada, mültecilerin suçlanması yerine bu adaletsizliğin sebeplerini üreten güçlerin sorgulanması gerektiğine dikkat çekiyor. Savaşlar ve etnik temizlik gibi başarılamayan insani değerlerin sorumluluğu mutlak surette yıkılan ailelerin dışındaki aktörlere aittir.
Günümüzdeki Gerçekler
Günümüzde, özellikle ABD'nin desteğiyle yaşanan çatışmaların bir sonucu olarak, göç dalgalarının artması ve mültecilerin iltica haklarını kullanma gerekliliği gündeme geliyor. Ancak göçmen karşıtı yasaların, bu yerinden edilmiş insanların yaşam koşullarını daha da zorlaştırdığı belirtiliyor. Avrupa'da, ırkçı ve ayrımcı tutumların mevzuata yansıması, birçok alanda, özellikle istihdamda önemli sorunlara yol açıyor.
Sosyal Güvenlik ve Ekonomi
Bununla birlikte, Avrupa'da göçmen emeğine duyulan ihtiyacın arttığı da bir gerçek. Nüfus yaşlanırken, mevcut sosyal güvenlik sistemlerinin sürdürülmesi için göçmen emeği hayati önem taşıyor. Almanya'nın bu konudaki başarılı politikalarının, sanayi ve ticaret odalarından destek aldığı ve göçmen iş gücünün gerekliliğini vurguladığı görülüyor. Bertelsmann Vakfı’nın raporunda, mevcut iş gücünün azalması durumunda her yıl 288 bin yeni göçmene ihtiyaç duyulacağı belirtiliyor.
İnsani Bir Perspektif Sunmak
Özellikle ırkçı ve ayrımcı tepkilerin ortadan kaldırılabilmesi için, göçmenlerin yalnızca insani değil, ekonomik bir değer taşıdığının da altı çizilmelidir. Sadece duygusal veya ahlaki bir yanıtla değil, aynı zamanda ekonomik gerekçelerle de toplumlara bu durumu kabul ettirmek mümkündür.
Prof. Özipek, sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği için göçmenler üzerinde durulması gerektiğini ve adaletsizlikle mücadele için daha insani bir pozisyonun benimsenmesi gerektiğini belirtiyor. Böylece, gelecek kuşakların daha adaletli bir dünyada yaşamalarına katkıda bulunulabilir.
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.
