Kredi kartı borcunda 90 günlük kırmızı alarm: Ne değişiyor?
Kredi kartı borcunun ödenmemesi halinde başlayan süreç, genellikle ekstre son ödeme tarihinin geçmesiyle harekete geçer. Türkiye'de milyonlarca kullanıcıyı ilgilendiren bu dönemde, bankaların izlediği adımlar ve borçlunun karşılaşabileceği hukuki sonuçlar belirli bir rutine bağlıdır. 90 günlük süre, bu rutinin en kritik eşiğini oluşturur.
İlk 30 gün: Hatırlatma ve gecikme faizi
Ekstre son ödeme tarihinin geçmesiyle başlayan ilk 30 günlük dönemde bankalar daha uzlaşmacı bir yaklaşım sergiler. SMS, e-posta ve telefon aramalarıyla ödeme hatırlatmaları yapılır. Bu aşamada henüz yasal işlem başlatılmaz; ancak gecikme faizi borcun ilk gününden itibaren anapara üzerine işlemeye başlar ve borç miktarı artar.
30–60 gün arası: İhtarlar ve idari takip uyarıları
Borcun ikinci aya taşınmasıyla birlikte iletişim tonu sertleşir ve gönderilen mesajlar ihtar niteliği kazanır. Bu dönemde bankalar, borcun ödenmemesi halinde dosyanın ileride hukuki takibe devredilebileceğini açıkça bildirir. İdari takip uyarıları, dosyanın avukatlara sevkinden önceki son aşamalardan biridir ve borçlunun banka ile masaya oturup yeniden yapılandırma talep etmesi için son fırsatlardan biri olarak değerlendirilir.
90. gün ve sonrası: Hukuki takip ve icra süreçleri
Üç tam ekstre döneminde borç kapatılmadığında bankanın sabrı tükenir ve dosya hukuki takip için avukatlara veya anlaşmalı hukuk bürolarına devredilir. Bu andan itibaren icra takibi başlatılabilir. İcra sürecinde maaşın dörtte birine kadar haciz, banka hesaplarının bloke edilmesi ve menkul veya gayrimenkul malların haczi gibi sonuçlar gündeme gelebilir.
Kredi sicili ve finansal erişim üzerindeki etkiler
Yasal takip sürecinin başlamasıyla birlikte kredi sicilinde belirgin bir düşüş yaşanır. Halk arasında "kara listeye girmek" olarak adlandırılan durum, Kredi Kayıt Bürosu (KKB) kaydına olumsuz yansır. Bu kayıt, borç kapatılsa bile uzun vadede bankalardan kredi veya yeni kredi kartı edinmeyi zorlaştırır.
Ne yapılmalı? Erken iletişimin önemi
Borcunu ödeyemeyeceğini anlayan kişilerin 90 günlük süre dolmadan bankalarıyla iletişime geçmeleri önem taşır. Bankalar, borcun tamamen kaybedilmesindense bir ödeme planına bağlanmasını tercih eder. Sık başvurulan seçenekler arasında kredi kartı borcunun daha düşük faizli bir ihtiyaç kredisiyle yapılandırılması veya borcun taksitlendirilmesi yer alır. Erken müzakere, hem faiz yükünün kısmen azaltılmasına hem de hukuki sürece girilmesinin önüne geçilmesine yardımcı olabilir.
Sonuç
Kredi kartı borcunda 90 günlük eşik, basit bir hatırlatmanın ötesinde hukuki ve finansal sonuçların devreye girdiği kritik bir dönemdir. Borçluların erken iletişim kurarak yapılandırma seçeneklerini değerlendirmesi, olası icra işlemleri ve kredi siciline yönelik riskleri azaltmada anahtar rol oynar.