Japonya Savunma Bakanlığı tarafından yayımlanan yıllık raporda, Çin'in Tokyo'nun karşılaştığı "bugüne kadar en büyük stratejik zorluk" olduğu vurgulandı. Japan Times gazetesinin haberine göre, rapordan alınan bilgiler, küresel güç dengelerindeki dramatik değişimi ve ülkeler arasındaki rekabetin artışını gözler önüne seriyor.
Raporda, uluslararası toplumun "yeni bir kriz dönemine" girdiği belirtilirken, ABD Başkanı Donald Trump'ın politikalarının Hint-Pasifik bölgesi üzerindeki etkileri de ele alındı. Raporda, "Uluslararası toplum, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana en büyük zorluğuyla karşı karşıyadır ve yeni bir kriz dönemine girmiştir. Bu sorunlar Japonya'nın da bulunduğu Hint-Pasifik bölgesinde özellikle belirgindir ve gelecekte daha da ciddi hale gelme olasılığı yüksektir," ifadesine yer verildi.
ABD ve Çin arasındaki rekabetin yoğunlaşması beklentisi raporda tekrar vurgulandı. Trump'ın ilk başkanlık döneminin bu rekabeti "aşırı derecede tırmandırdığı" konusunda bilgiler verildi; mevcut başkanlık döneminin ilk altı ayında ise bu trendin devam ettiği kaydedildi.
Rapor, Çin ordusunun Senkaku Adaları çevresindeki Doğu Çin Denizi, Japonya Denizi ve Batı Pasifik Okyanusu dahil olmak üzere Japonya'yı çevreleyen bölgelerdeki faaliyetlerini artırdığını bildirdi.
Rusya-Ukrayna benzeri durumun Doğu Asya'da yaşanma ihtimali raporda ele alınarak, Çin'in askeri faaliyetlerinin Japonya'nın güvenliğini "ciddi şekilde etkileme ihtimalinin" büyük bir endişe kaynağı olduğuna dikkat çekildi. "Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa benzer bir ciddi durumun Doğu Asya'da meydana gelme olasılığı göz ardı edilemez," denildi.
Raporda ayrıca, Tayvan çevresindeki durumun Japonya'nın güvenliği ve uluslararası istikrar için önemli olduğu, bu nedenle Japonya'nın durumu dikkatle izlemeye devam etmesi gerektiği vurgulandı.
Kuzey Kore'nin Japonya için "her zamankinden daha ciddi bir tehdit" olduğuna da değinilen raporda, bu ülkenin kitle imha silahları dahil bütün silahların yayılmasının önlenmesi konusunda ciddi zorluklar yarattığı belirtildi. Bunun yanı sıra, yalnızca müttefiklerle değil, mümkün olduğu kadar çok sayıda ülkeyle işbirliğini güçlendirmenin önemi de vurgulandı.