İsrailli uzmanlar Trump’ın Gazze planına yönelik şüpheleri dile getiriyor
İsrailli uzmanlar, Tel Aviv yönetiminin 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ateşkesi bozması ve sonrasında yürütülen müzakereleri kendi koşullarına göre baltalaması sonucu, ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen Gazze planına temkinli yaklaşıyor.
Ateşkes süreci ve ihlal iddiaları
Gazze'de 19 Ocak'ta başlayan ateşkes ve esir takası anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesi öngörülürken, İsrail hükümeti ikinci aşama müzakerelerine başlamayı reddetti. Tel Aviv yönetimi, 2 Mart'ta Gazze'ye tüm yardımların geçişini durdurdu ve 18 Mart'ta ateşkesi bozarak saldırılarını yeniden başlattı.
İddialara göre, müzakereleri baltalama girişimleri arasında en dikkat çekeni, Katar'ın başkenti Doha'da ateşkes taslağını görüşmek üzere toplanan Hamas müzakere heyetine yönelik suikast teşebbüsü oldu. Uluslararası baskılara rağmen İsrail yönetimi, görüşmelerde kendi şartlarını dayatma yönünde ısrarcı davrandı.
Jeff Halper: "Esir takası sonrası saldırı garantisi yok"
İsrailli antropolog Jeff Halper, AA'ya yaptığı değerlendirmede Trump'ın planının, eğer gerçek bir anlaşma işleyişi sağlar ve İsrail'in saldırılarını durdurursa olumlu olabileceğini söyledi. Ancak Halper, Hamas esirleri serbest bıraktığı takdirde bile İsrail'in saldırılarını yeniden başlatmayacağına dair bir garanti bulunmadığını vurguladı.
Halper, "Hamas, Gazze'deki İsrailli esirleri serbest bıraktıktan sonra İsrail'in yeniden saldırılarına başlamayacağına ilişkin bir garanti yok" diyerek, geçmişteki esir takası anlaşmalarının ihlal edildiğinin kaydını düştü. Halper, ayrıca İsrail'in bir Hamas savaşçısının yeniden ateş açması durumunu saldırı için mazeret olarak kullanabileceğini belirtti.
İsrail'in stratejik hedefleri ve siyasi sonuçlar
Halper, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının nihai amacının Hamas'ı zayıflatmak olduğunu, eğer anlaşmanın politik bir yansıması olmazsa bunun bu amaca hizmet edeceğini ifade etti. Halper, Netanyahu'nun Beyaz Saray'da dile getirdiği ifadeleri de değerlendirerek, bu söylemlerdeki "kod kelimelerin" önemine dikkat çekti ve Filistin yönetiminin belirli koşullar altında Gazze yönetimine ilişkin rolü olacağı iddiasını aktardı.
Halper ayrıca, İsrail'in esas hedefinin işgal altındaki Batı Şeria olduğunu, Gazze operasyonları sonrası odaklanmanın Batı Şeria'daki yerinden etmeler ve yeni yerleşimlerle devam edebileceğini öne sürdü.
Combatants for Peace ve Carly Rosenthal'in değerlendirmesi
Combatants for Peace adlı sivil toplum kuruluşundan Carly Rosenthal, yaşanan şiddeti sonlandıracak her türlü uluslararası müdahaleyi desteklediklerini belirtti. Rosenthal, özellikle 7 Ekim öncesi ve sonrası İsrail hapishanelerindeki esir ve siyasi tutukluların serbest bırakılmasını amaçlayan acil anlaşmaları desteklediklerini vurguladı.
Rosenthal, Trump'ın planına dair olarak "Son 2 yılda birçok öneri gördüğümüz için şüpheyle yaklaşıyoruz ve biraz endişeliyiz" dedi. Rosenthal, şiddetin sona ermesinin önemine işaret ederken, asıl meselenin ertesi gün sahada ne olacağı ve İsrailliler ile Filistinliler arasında gerçek ilişkilerin nasıl kurulacağının olduğuna dikkat çekti.
Aktivist, planın bazı maddelerinde diyaloğun öne çıkarılmasının olumlu olduğunu ancak mevcut hükümetin bugüne kadarki en aşırı sağcı hükümet olduğu gerekçesiyle Netanyahu hükümetinin böyle bir uzlaşıya kolayca razı olacağına inanmanın zor olduğunu sözlerine ekledi.
Değerlendirme
Uzmanların ortak vurgusu, sahada atılacak adımların ve anlaşma güvencelerinin netleşmeden Trump'ın planına güvenin sınırlı olduğudur. Hem Halper hem de Rosenthal, ateşkesin sürekli hale gelmesi ve ardından politik bir çözüm üretilmesi gerektiğini; bunun sağlanmadığı koşullarda yalnızca geçici ateşkeslerin kalıcı barış getirmeyeceğini belirtiyor.
Öne çıkan noktalar: 19 Ocak ateşkesi, 2 Mart yardım kesintisi, 18 Mart saldırıların yeniden başlaması, Doha'daki müzakere heyetine yönelik iddialar ve uzmanların esir takası sonrası İsrail'in yeniden saldırmayacağına dair güvencelere ilişkin kuşkuları.