İsrail Ordusu Batı Şeria’da Baskınlarda Birçok Yapıyı Yıkıp Yıkım Emri Verdi
İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria’da eş zamanlı operasyonlar düzenleyerek Filistinlilere ait birçok yapıyı yıktı ve çok sayıda yapı için yıkım tebligatı verdi. Olaylara ilişkin bilgiler, Filistin resmi ajansı WAFA tarafından yerel kaynaklara dayandırıldı.
Operasyonun ayrıntıları
Salı akşamı düzenlenen baskınlarda ordunun, Batı Şeria’nın hem güney hem de kuzey kesimlerinde müdahalelerde bulunduğu bildirildi. Beytüllahim yakınlarındaki El-Ceba köyünde bir tarım kulübesi yıkıldı. Kudüs’ün kuzeydoğusundaki İşaviye beldesinde de ruhsatsız olduğu gerekçesiyle bir kulübe yıkıldı; aynı bölgedeki ekili araziler buldozerlerle tahrip edildi ve zeytin ağaçları söküldü.
Yıkım tebligatları ve gözaltılar
Nablus doğusundaki Beyt Furik beldesinde en az 20 tarım kulübesine yıkım tebligatı gönderildi; yerel aktivist Sair Hannuni sayının artabileceğine dikkat çekti. Beytüllahim batısındaki Husan beldesinde bazı dükkan sahiplerine yıkım emri verildiği aktarıldı.
Operasyonlar sırasında güvenlik güçleri ayrıca çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. El-Ceba baskınında iki kardeş gözaltına alınırken, El-Halil doğusundaki İmneyzel köyünde iki kardeşin evleri aranıp ardından gözaltına alındı. Cenin batısındaki El-Yamun beldesine birçok araçla giren askerler bir eve baskın düzenleyerek eşyaları tahrip etti.
İnsan ve tarım etkileri
Raporda, hem konut hem de tarımsal yapıların hedef alınmasının bölgedeki sivil yaşam ve geçim kaynakları üzerinde doğrudan etkileri olduğuna işaret ediliyor. Buldozerlerle tahrip edilen ekili araziler ve sökülen zeytin ağaçları, uzun vadeli tarımsal üretimi ve ailelerin gelir kaynaklarını zayıflatma riski taşıyor.
Toplu veriler
Haberde ayrıca, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te 7 Ekim 2023'ten bu yana gözaltına alınan Filistinlilerin sayısının 11 bin 800'ü geçtiği; İsrail askerleri ile yerleşimcilerin saldırılarında ise 794 Filistinlinin yaşamını yitirdiği, bunların 167'sinin çocuk olduğu belirtildi.
Yerel kaynaklara dayandırılan bu bilgiler, bölgedeki operasyonların hem insan hakları hem de güvenlik dinamikleri açısından takip edilmesi gerektiğini gösteriyor.