İsrail Hapishanelerindeki İnsan Hakları İhlalleri
Filistin Esirler Cemiyeti ve Filistin Kurtuluş Örgütüne bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti, Gazze'den alıkonulan Filistinli tutukluların yaşadığı insan hakları ihlallerine dair bir rapor hazırladı. Raporda, tutukluların maruz kaldığı işkence, aç bırakma ve tıbbi ihmal gibi durumlara dikkat çekildi.
Filistinli Tutukluların Anlatımları
Gazze'den Şubat 2024'te alıkonulan M.Y, İsrail hapishanelerinde gördüğü muameleleri anlattı: "Her türlü işkenceye maruz kaldım. Bugün bir hapishanenin çadır bölgesinde tutuluyorum. Her çadırda 27 kişi var. Sürekli saldırı, açlık ve aşağılanmalara maruz kalıyoruz." Tutuklu, ayrıca "Yemekler yenilebilecek gibi değil. Yemeği tek öğünde birleştirmek için oruç tutmak zorunda kalıyoruz." diyerek kötü beslenme koşullarını ifade etti.
A.V. ise Şubat 2024'te Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'tan alıkonulduğunu belirterek, nakil sırasında başına kelepçeyle darbe aldığını ve bunun sonucunda görme kaybı yaşadığını aktardı. A.V. "Uyuz hastalığına da yakalandım ve içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı iyileştikten sonra yeniden nüksetti." şeklinde konuştu.
Bir diğer tutuklu H.Y. ise, alıkonulma esnasında vücudunun çeşitli yerlerinden darbelere maruz kaldığını ve tedavi edilmediği için sağ bacağının kırıldığını dile getirerek "Yürümekte zorluk çekiyorum ve sürekli ağrılarım oluyor." dedi.
İsrail'in Sınıflandırma Uygulamaları
İsrail, Gazze'den alıkoyduğu Filistinlileri "yasa dışı savaşçı" olarak sınıflandırarak gözaltında tutma süresini uzatabilmektedir. Rapora göre, toplamda 11 bin civarında Filistinli tutuklu bulunurken, bunların 2 bin 214'ü Gazze Şeridi'nden alıkonulmuş durumdadır. Serbest kalan bazı Gazze'li tutuklular, kötü şartlar altında yaşadıkları işkenceyi detaylandırmıştır.
Filistin Esirler Cemiyeti, bu ihlallerin "İsrail yargısının, binlerce Gazzeli esirin zorla kaybedilmesi ve işkence suçlarının pekiştirilmesine katkıda bulunduğunu" ifade etmiştir. Zorla kaybetme suçu, İsrail Meclisinin 2002’de çıkardığı yasa ile uygulanmaktadır ve bu durum, yargısal prosedürün bütünlüğünün ihlali olarak değerlendirilmektedir.