DOLAR
42,69 0%
EURO
50,15 0%
ALTIN
5.897,7 0,01%
BITCOIN
3.844.459,14 0,25%

İklim Değişikliği ve Hava Kirliliğinin Çocukluk Döneminden İtibaren Ruh Sağlığına Etkileri

Stanford’dan Dr. Burçin İkiz, iklim değişikliği ve hava kirliliğinin çocukluktan başlayarak uyku, gelişim ve ruh sağlığını çok yönlü etkilediğini vurguladı.

Yayın Tarihi: 09.10.2025 11:03
Güncelleme Tarihi: 09.10.2025 11:03

İklim Değişikliği ve Hava Kirliliğinin Çocukluk Döneminden İtibaren Ruh Sağlığına Etkileri

İklim değişikliği ve hava kirliliğinin çocuk ruh sağlığına etkileri

Stanford Üniversitesi Dr. Öğretim Görevlisi ve sinirbilimci Burçin İkiz, iklim değişikliği ve hava kirliliğinin çocukluktan itibaren ruh sağlığını etkileyen önemli çevresel riskler olduğunu belirtiyor. Dünya Ruh Sağlığı Federasyonu’nun 1992 kararı ile 10 Ekim olarak kabul edilen Dünya Ruh Sağlığı Günü bağlamında değerlendirmelerde bulunan İkiz, konuya ilişkin bulguları ve gözlemlerini AA muhabirine aktardı.

İklimin ruh sağlığı üzerindeki çok yönlü etkileri

İkiz, insan beyninin ekstrem hava sıcaklıklarını stres unsuru olarak algıladığını ve bunun doğrudan psikolojik işleyişe yansıdığını söylüyor. "Özellikle gece, sıcak havalarda çok fazla uyuyamayız. Bu uyku eksikliği de duygularımızı kontrol etme yetimizi biraz düşürür," diye aktarıyor. İlaç etkinliğinin sıcaklıkla değişebildiğine dikkat çeken İkiz, şizofreni ve bipolar hastalarında ilaçların sıcak havalarda daha az etkili olabildiğini, bunun sonuçlarının psikoz gibi acil tablolarla hastaneye yatışlara yol açabileceğini vurguluyor. Ayrıca, sıcak dönemlerde intihar, depresyon, agresyon ve suç olaylarında artış gözlendiğini ifade ediyor.

Su ve gıda güvensizliği ile erken beyin gelişimi

Ekstrem hava olaylarının su ve gıda güvensizliğine neden olarak psikolojiyi olumsuz etkilediğini belirten İkiz, "Kuraklık ve havadaki değişiklikler su ve gıda güvensizliğine neden oluyor. Bazen yediğimiz gıdaların bile kalitesi düşüyor," diyor. Düşük gıda kalitesine bağlı beslenmenin özellikle ilk 1000 gün olarak tanımlanan erken dönemde beyin gelişimini olumsuz etkileyebileceğini, bunun davranış bozuklukları ve ruhsal sorunlara yol açabileceğini aktarıyor.

Hava kirliliğinin gebeler ve çocuklar üzerindeki etkileri

İkiz, Dünya Sağlık Örgütü ve çeşitli üniversitelerle işbirliği içinde oluşturulan ve 45 ülke ile 250 bilim insanı, doktor ve politikacıyı içeren global nöroiklim çalışma grubunun deneyimlerine değiniyor. Hava kirliliğinin depresyon ve anksiyeteyi kötüleştirebildiğini, intihar oranlarıyla ilişkili olduğunu söylüyor. Çin’de hava temizlendiğinde intihar oranlarının azaldığına dair saha örneğini paylaşıyor. Ayrıca, anne karnındaki son aylarda hava kirliliğine maruz kalan bebeklerin erken doğum, daha yavaş gelişim, okul çağında dikkat sorunları ve otizm gibi sorunlarla daha sık karşılaştığını belirtiyor.

Yaşlılarda nörolojik hastalık riski

Hava kirliliği ve değişken hava olaylarının yaşlılarda nörolojik hastalık riskini artırdığını söyleyen İkiz, demans, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklarda artış görüldüğünü ifade ediyor ve çevresel etkilerin bu hastalıklarda önemli bir risk faktörü olduğuna dikkat çekiyor.

Doğal afetler, travma ve ilaç kullanımı

İkiz, aşırı hava olaylarına maruz kalan toplumlarda travmatik stres bozukluğu ve antidepresan kullanımının arttığını aktarıyor. Örnek olarak, "Yaklaşık 6-7 yıl önce gerçekleşen California'nın en büyük yangınından etkilenen toplulukla yapılan bir araştırmada, yaklaşık yüzde 60 ila 70'i evlerini kaybetmediği halde topluluk içindeki insanların çok ciddi travmalar yaşadıkları ve antidepresan kullanımının arttığı gözlemlendi" bilgisini paylaşıyor.

Eko-anksiyete ve nörobilimsel bulgular

İkiz ve çalışma arkadaşlarının eko-anksiyete (iklim anksiyetesi) üzerine yaptığı araştırmalar, bu kaygının beyin düzeyinde farklı bir iz bıraktığını gösteriyor. "Normal anksiyetesi olan insanların beyninde aktif olan bir bölge varken eko-anksiyete olan insanların beyninde insula adı verilen, beynin ortasındaki bir bölge aktif oluyor," diyen İkiz, bu bulgunun eko-anksiyetenin fizyolojik bir temeli olduğunu ve diğer kaygılardan ayrıştığını belirtiyor.

Koruyucu önlemler ve yeşil alanların önemi

İkiz, iklim değişikliğinin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini azaltmak için kolektif hareketlere katılmanın özellikle gençler için koruyucu olduğunu söylüyor; eko-anksiyete yaşayan gençlere çözümün parçası olma imkanının psikolojiyi olumlu etkilediğini vurguluyor. Doğanın iyileştirici gücüne dikkat çekerek, hastane odalarında doğa görsellerinin kullanıldığı çalışmalardan örnek veriyor: orman ve ağaç görsellerine bakan hastaların daha az ağrı kesici talep ettiği ve daha erken taburcu olabildiği gözlenmiş. Bu bağlamda, yaşadığımız yerlerde yeşil alan görebilmenin ruh sağlığına katkısı üzerine vurgu yapıyor.

Dr. Burçin İkiz, fizyolojik ve ruhsal sağlığın bütüncül yaklaşımla korunmasının önemine işaret ederek, psikolojiyi güçlü tutmanın ve geleceğe umutla bakabilmenin doğayı korumaktan geçtiğini ifade ediyor.

Yazar
EDİTÖR

Aksiyon Haber Ajansı