Hizbullah'ın Silahsızlandırılması: ABD'nin Stratejileri ve Olası Sonuçları
Hizbullah gibi güçlü bir siyasi, askeri ve toplumsal aktörün doğuşu ve büyümesi, ülkedeki mezhepçi sistemin ve zayıf devletin bir neticesidir. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu, ABD'nin Hizbullah'ı silahsızlaştırma çabalarını ve bu siyasetin olası sonuçlarını inceliyor.
ABD'nin Lübnan Siyasetine Yönelik Girişimleri
ABD’nin Lübnan üzerindeki etkisini artırma çabaları, Donald Trump'ın göreve başlamasıyla yeni bir boyut kazandı. Trump yönetimi, Lübnan üzerindeki diplomatik baskıyı artırarak, İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkesin korunması ve Hizbullah'ın askeri varlığını sona erdirmesi taleplerinde bulundu. Bu baskılar zamanla Hizbullah'ın tamamen silahsızlandırılmasına yönelik taleplerle genişledi.
Ortagus'un Rolü ve Diplomatik Baskılar
Trump'ın Lübnan işlerinde görevlendirdiği diplomat Morgan Ortagus, yaptığı ziyaretlerde ABD'nin taleplerini iletmekle kalmadı; aynı zamanda Lübnan iç siyasetinde belirleyici olmaya çalıştı. Ancak bu yaklaşım, Lübnan'da ABD’ye karşı ciddi bir güven kaybı yarattı. Ortagus'un başarısızlığının ardından Trump, Lübnan dosyasını Tom Barrack'a devretti.
Tom Barrack'ın Yaklaşımı
Barrack, Lübnan siyasetine dair geniş bir hareket alanına sahip olarak, Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda net bir duruş sergiledi. Ancak, bu yaklaşımın bölgedeki stratejik önceliklerle bağlantılı olduğu ve Hizbullah’ın varlığını tehdit eden bir unsur olarak değerlendirildiği unutulmamalıdır.
Lübnan Yönetimi ve Hizbullah'ın Tepkisi
Lübnan Devlet Başkanı Joseph Aun ve Başbakan Nevaf Selam, ABD yönetiminin Hizbullah'a yönelik silahsızlandırma talepleri karşısında zor bir denge kurmak zorundadır. Aun’un İslamcı bir çağrıda bulunması ve Hizbullah'ın silahlarının orduya teslim edilmesi yönündeki öneriler, Lübnan iç politikasındaki karmaşayı artırabilir.
Hizbullah'ın Stratejisi ve Mücadele Alanı
Hizbullah lideri Naim Kasım, örgütün silahlarını bırakmayacağını ifade etti. Ancak, siyasi ve askeri dinamikler çerçevesinde Hizbullah'ın silahları konusunda bir pazarlık yapması söz konusu olabilir. Örgüt, hem iç hem de dış tehditlerle başa çıkabilmek için belirli silah gücünü elinde tutma gerekliliğini savunuyor.
Sonuç ve Gelecek Tahminleri
Hizbullah'ın silahsızlandırılması girişimi, sadece İsrail'in güvenliği için değil, aynı zamanda Lübnan'da istikrarın sağlanması açısından da kritik bir öneme sahiptir. Ancak Hizbullah’ın tarihsel ve yapısal olarak mevcut olan gücünün, yerel ve bölgesel politikalar üzerindeki etkisi göz ardı edilemez. Mevcut mezhepçi sistemin varlığı, Hizbullah sonrası yeni bir vekil güçün ortaya çıkma olasılığını da beraberinde getiriyor.
Doç. Dr. Yasin Atlıoğlu, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Öğretim Üyesidir.