Doha İslami Eserler Müzesi Oditoryumu'nda düzenlenen etkinlikte konuşan ünlü İran asıllı Fransız görüntü yönetmeni Darius Khondji, sinema sanatının özünü ve kendi kariyer yolculuğunu paylaştı. Georgetown Üniversitesi Doha Kampüsü ziyaretçi akademisyeni Richard Pena moderatörlüğünde gerçekleştirilen etkinliğe çok sayıda amatör film yapımcısı ve yönetmen katıldı.
Khondji, film yapımında görüntü yönetmenlerinin rolünü vurgulayarak, "Görüntü yönetmenleri olarak bizler, bestecinin verdiği notaları çalan müzisyenler gibiyiz," dedi. Erken yaşta fotoğrafa duyduğu bağlılık, onun sinema kariyerinin şekillenmesinde önemli bir unsur olarak öne çıktı.
"Louvre'a gidip heykellerin fotoğraflarını çektim ve üzerlerindeki ışığı inceledim," diyen Khondji, minimalizmle ilgisini ve sahne ışığını basit formlara indirgeme çabasını ifade etti.
Khondji, sinemaya ilk adım attığı anları aktarırken, babasının sinema salonunun olduğunu ve çocukluğunda birçok film müziğiyle büyüdüğünü belirtti. Bu müziklerin işine kattığı önemi ancak sevdiği sürece hissettiğini vurguladı. "Müziği sevmezsem, fotoğraflar ortalama olur; zihnim ona odaklanmaz," şeklinde konuştu.
Yönetmenlik hayalini gerçekleştirmeden önce görüntü yönetmenliği alanında kendini bulduğunu belirten Khondji, yaratıcı sürecin zorluklarını dile getirdi. "Bugün bir film yapsam bile özgün bir bakış açısı bulmak zor. Bunu içimizde keşfedip ekrana yansıtmalıyız," dedi.
Khondji, Madonna'nın "Frozen" müzik videosundaki deneyimlerinden de bahsetti. "Her kare onun zihnindeydi. Bu, yeni şeyler denemek için harika bir yöntemdi," diye konuştu.
Doha Film Enstitüsü tarafından düzenlenen "Qumra 2025" programıyla tanıştığını aktaran Khondji, bu tür fırsatların film yapımcıları için çok değerli olduğunu belirtti. Etkinlikte ayrıca yönetmen Mamadou Dia tarafından çekilen "Demba" filminin gösterimi yapıldı.
Darius Khondji'nin Kariyeri
İran doğumlu olan Darius Khondji, Fransa'da büyüyerek sinema dünyasının önemli isimlerinden biri haline geldi. "Delicatessen" (1991) ve "The City of Lost Children" (1995) gibi filmlerle karanlık ve gotik atmosferleri başarıyla yansıttı. Asıl çıkışını ise David Fincher'ın "Seven" (1995) filmindeki etkileyici görüntüler ile yaptı. Bu filmdeki çarpıcı ışık-gölge kontrastları, Khondji'yi sinema dünyasında tanınan bir isim yaptı.
Khondji, "Evita" (1996) filmi ile En İyi Görüntü Yönetimi dalında Oscar adaylığı elde etti. Ayrıca Woody Allen'ın "Midnight in Paris" (2011) ve Bong Joon-ho'nun "Okja" (2017) ve "Parasite" (2019) filmlerindeki çalışmaları, onun görsel anlatım konusundaki ustalığını bir kez daha kanıtladı. Minimalizm ile yoğun duygusallığı dengeleyerek, "Amour" (2012) ve "Uncut Gems" (2019) gibi filmlerdeki katkıları da dikkat çekmektedir.