Gazze Mahkemesi İstanbul'da: Sağlık Sistemlerinin Hedef Alınması Paneli
Gazze'de işlenen savaş suçlarını soruşturmak üzere kurulan Gazze Mahkemesi'nin İstanbul'daki nihai oturumunda ikinci gün, "Siviller ve Sivil Altyapının Hedef Alınması - Sağlık Sistemleri" başlıklı panel düzenlendi. Panelde, MSF'den Dr. Javid Abdelmoneim, Türk doktor Dr. Taner Kamacı, Norveçli Prof. Dr. Mads Gilbert ve İngiltere'den psikoterapist Gwyn Daniel tanıklık ve analiz sundu.
MSF'den Dr. Javid Abdelmoneim: Hastaneler ve sağlık çalışanları kasıtlı hedef alındı
Dr. Abdelmoneim, Gazze'deki hastanelerin ve sağlık çalışanlarının İsrail tarafından doğrudan ve bilinçli şekilde hedef alındığını vurguladı. El-Avde Hastanesi'ne yönelik saldırıları örnek göstererek, yetkililere hastane içindeki hasta ve sağlık personeli bilgisinin defalarca iletildiğini söyledi.
Abdelmoneim, MSF'den Dr. Mohamed Abou-Jaida ile Dr. Ahmed As-Saffar'ın hayatını kaybettiğini, bir MSF konvoyunun hedef alınması sonucu hemşire Abad Shabab'ın öldüğünü aktardı; konvoyun tahliye iznine sahip olduğu belirtildi.
Su, sanitasyon ve hastalık kontrolündeki çöküşün kasten yaratıldığını belirten Abdelmoneim, "Tuzdan arındırma pompaları ve su kamyonlarının yakıt ihtiyacının üçte birinden azı İsrail tarafından karşılandı." ifadesini kullandı. Kendisi Gazze'deyken çocuk felci salgını ilan edildiğini, bu hastalığın yıllar önce ortadan kaldırılmış olduğunu belirtti.
Abdelmoneim, travma yaralanmaları, kronik hastalıklar, kanser, bulaşıcı hastalıklar ve yetersiz beslenme nedeniyle önlenebilir ölümlere dikkati çekerek bu tıbbi vakaların yasal delil olarak değerlendirilmesini önerdi ve binlerce mağdur için güvenilir hesap verme mekanizmalarına acil ihtiyaç olduğunu söyledi.
Dr. Taner Kamacı: Sağlık hizmetlerinin çöküşü - günlük hayatta hayatta kalma mücadelesi
Gazze'de görev yapmış olan Dr. Taner Kamacı, bölgede sağlık hizmetlerinin durumunu "sivillerin korunmasının tamamen çöktüğü" bir tablo olarak tanımladı. Kamacı, son iki yılda elektrik, su ve gıdadan mahrum kalan Filistinlilerin fiziksel, sosyal ve zihinsel sağlıktan yoksun kaldığını belirtti ve "İsrail, son iki yıldır tüm insanları sağlık ihtiyaçları için gerekli olan sudan mahrum bırakmıştır." dedi.
Kamacı, anestezisiz ameliyatlar, at arabalarıyla hastaneye taşınan çocuklar ve cerrahi kapasite yetersizliği nedeniyle koridorlarda ölümler gibi sahadan aktarılan gözlemleri paylaştı. İsrail saldırıları sırasında hayatta kalmanın neredeyse bir mucize olduğuna dikkat çeken Kamacı, Gazze sağlık yetkililerinin verilerine göre 1722 sağlık çalışanı öldürüldü, 362'si hapse atıldı ve iki yıl içinde en az 4 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 15 bin kişinin en az bir uzvunu kaybettiğini söyledi.
Prof. Dr. Mads Gilbert: 40 yılı aşkın sürenin kanıta dayalı tanıklığı
40 yılı aşkın süredir Gazze'de çalışan Prof. Dr. Mads Gilbert, konuşmasına aileleriyle birlikte öldürülen meslektaşlarının isimlerini sayarak başladı ve "Filistinliler birer rakam değil, tıpkı bizim gibi aileleri olan insanlar." dedi. Gilbert, sağlık problemlerinin temel nedeninin İsrail işgali olduğunu savundu.
Gilbert, hastanelere, ambulanslara ve sağlık çalışanlarına yönelik saldırıların uzun süreli ve belgelenmiş bir örüntü oluşturduğunu; 1982'den beri Birleşmiş Milletler soruşturmalarına rağmen değişmediğini belirtti. Gazze'deki ölü sayısının 100 bini aştığını, bunların üçte üçünün kadın ve çocuk, yüzde 80–90'ının ise sivil olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Gilbert, BM verileri, bilimsel çalışmalar ve kendi 42 yıllık klinik deneyimine atıfta bulunarak yaklaşımını "kanıta dayalı dayanışma" diye tanımladı ve 7 Ekim 2023'ten bu yana yayımlanan 328 BM durum raporunu hatırlattı. Ayrıca 10 bin ila 20 bin kişinin daha enkaz altında gömülü olabileceği ve ilk yıl içindeki kayıpların yüzde 41'inin eksik raporlandığı değerlendirmesinden söz etti.
Gilbert, sağlık çalışanlarının gözaltında işkence gördüğüne dair iddialara ve DSÖ verilerine göre son iki yılda 2 bin 853 sağlık çalışanı ve hastanın öldürüldüğü veya yaralandığına dikkat çekti. Saldırıları "son derece sistematik" olarak nitelendirip, bu eylemlerin amacının daha fazla insanın ölmesini sağlamak olduğunu öne sürdü.
Gwyn Daniel: Süregelen travma ve psikolojik çöküş
Psikoterapist Gwyn Daniel, iki yıllık bombardımanın Gazze'de benzeri görülmemiş bir psikolojik çöküşe yol açtığını söyledi ve durumu "devam eden bir soykırım" olarak nitelendirdi. Daniel, soykırım kriterlerinden birinin ciddi bedensel ve zihinsel zarar olduğunu vurguladı ve "Travma sürekli ve devam ediyor." ifadesini kullandı.
Daniel, özellikle çocukların en ağır etkileneni olduğunu belirterek sürekli korkunun kalıcı psikolojik etkilerine işaret etti. Gazze Toplumu Zihinsel Sağlık Programı'nın raporundan alıntı yaparak "Gazze, acıya rağmen hayatla dolup taşıyor. Uluslararası toplumdaki hepimizin görevi onun yanında yer almaktır." dedi.
Tanıklıkların ortak çağrısı: Hesap verilebilirlik ve acil önlemler
Paneldeki tanıklar ortak olarak Gazze'de sağlık altyapısına yönelik saldırıların kasıtlı ve sistematik olduğunu ileri sürdü; su, sanitasyon, tıbbi malzeme erişimi ve sağlık personeli güvenliğinin sağlanmasının hayati önemde olduğunu vurguladılar. Sunulan tıbbi vakalar ve saha gözlemleri, katılımcılarca adalet mekanizmalarının işler hale getirilmesi, belgeleme ve uluslararası tepkinin artırılması gerektiğine dair güçlü bir çağrı olarak değerlendirildi.
Oturum, Gazze'deki sağlık krizi üzerine kanıta dayalı tanıklıkların toplanmasının ve uluslararası aktörlerin hesap verilebilirlik süreçlerini hızlandırmasının önemini bir kez daha ortaya koydu.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) üyesi Dr. Javid Abdelmoneim, açıklamalarda bulundu.