DOLAR
42,59 -0,03%
EURO
49,6 -0,09%
ALTIN
5.744,38 0,34%
BITCOIN
3.957.855,94 0,13%

Gazze işgali ve zorla kitle transferi: Uluslararası hukuk ne diyor?

İsrail’in Gazze’yi işgal edip halkı kitlesel göçe zorlaması, Roma Statüsü ve uluslararası hukuka göre zorla kitle transferi kapsamında insanlığa karşı suç olarak değerlendiriliyor.

Yayın Tarihi: 13.08.2025 11:34
Güncelleme Tarihi: 13.08.2025 11:34

Gazze işgali ve zorla kitle transferi: Uluslararası hukuk ne diyor?

Gazze işgali ve zorla kitle transferi: Uluslararası hukuk ne diyor?

Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Osman Karaoğlu, İsrail’in Gazze’yi işgal etme kararının ve Gazze halkının kitlesel göçe zorlanmasının uluslararası hukuk açısından taşıdığı hukuki sonuçları AA Analiz için değerlendirdi.

İddia: Kitlesel göçe zorlama insanlığa karşı suç kapsamına giriyor

İsrail’in Gazze Şehri’ni işgal ederek güneye inmeye hazırlanması, beraberinde Gazze nüfusunun kitlesel göçe zorlanması riskini getiriyor. Kitlesel sürgün ve zorla kitle transferi, Roma Statüsü uyarınca insanlığa karşı suç kapsamında sayılmaktadır ve mevcut UCM soruşturmasına dahil edilebilir.

Yazara göre, geçmişten bugüne kadar yapılan eylemler ışığında, 7 Ekim 2023’ten itibaren Gazze topraklarında yaşananlar ve devam eden uygulamalar insanlığa karşı suçların birçok unsurunu barındırmaktadır. Hâlihazırda Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) önünde, Binyamin Netanyahu ve Gallant hakkında insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları iddialarıyla yakalama kararları talep edilmektedir.

Roma Statüsü ve zorla kitle transferi tanımı

Roma Statüsü’nün 7/1 maddesi, insanlığa karşı suçları şöyle sıralamaktadır:

“Bu Statü'nün amacı doğrultusunda insanlığa karşı suç, herhangi bir sivil nüfusa karşı yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak, bu saldırının bilinciyle işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi birini ifade eder: (a) Kasten öldürme; (b) Toplu imha; (c) Köleleştirme; (d) Sürgün veya zorla kitle transferi; (e) Uluslararası hukukun temel kurallarını ihlal ederek özgürlüğünden yoksun bırakma veya diğer ağır fiziksel özgürlük kısıtlamaları; (f) İşkence; (g) Tecavüz, cinsel kölelik, zorla fuhuş, zorla hamile bırakma, zorla kısırlaştırma veya benzer ağırlıkta diğer herhangi bir cinsel şiddet türü; (h) Bu paragrafta belirtilen fiillerden herhangi biriyle veya Mahkeme’nin yetki alanına giren diğer suçlarla bağlantılı olarak; herhangi bir belirlenebilir grup veya topluluğa yönelik siyasi, ırksal, ulusal, etnik, kültürel, dini veya 3. paragrafta tanımlandığı şekilde cinsiyete dayalı ya da uluslararası hukuk tarafından evrensel olarak kabul edilemez sayılan diğer gerekçelere dayalı zulüm; (i) Zorla kaybetme; (j) Apartheid suçu; (k) Büyük acılara veya ciddi bedensel, zihinsel ya da fiziksel yaralanmalara kasıtlı olarak neden olan benzer nitelikteki diğer insanlık dışı fiiller.”

Statü’nün 7/2(d) maddesi ise “Sürgün veya zorla kitle transferi”yi, kişilerin yasal olarak bulundukları bölgeden, uluslararası hukuk tarafından izin verilen sebepler olmaksızın, sınır dışı edilme veya diğer zorlayıcı eylemler yoluyla zorla yerinden edilmesi şeklinde tanımlar. Bu tanım çerçevesinde Gazze planı değerlendirmeye alınmaktadır.

İsrail’in Roma Statüsü'ne taraf olmaması sorumluluğu ortadan kaldırmaz

İsrail’in Roma Statüsü'ne taraf olmaması veya iç hukukunda benzer düzenlemeler bulunmaması, insanlığa karşı suçlardan sorumlu tutulamayacağı anlamına gelmemektedir. Yazara göre insanlığa karşı suçlar, uluslararası hukukun emredici normlarından (jus cogens) sayılmakta olup istisna tanımaz. Ancak bu normların ihlalinin nasıl önleneceği ve uygulanacağı hâlâ uluslararası hukukta tartışma konusudur.

Dördüncü Cenevre Konvansiyonu ve geçici tahliyeler

Yazıda vurgulandığı üzere, geçici veya zorunlu tahliyeler ancak Dördüncü Cenevre Konvansiyonu’nun 49. maddesinde gösterilen sınırlı hallerde ve öncelikle ülke içinde olmak kaydıyla yapılabilir. 49. madde, işgalci devletin güvenlik veya zorunlu askeri gerekçelerle belirli bölgelerin tahliyesini öngörse de, bu tahliyelerin korunan kişilerin işgal altındaki toprakların sınırları dışına çıkarılmasını içermemesi gerektiğini belirtir ve tahliye edilenlerin çatışma sona erince derhâl geri gönderilmesini şart koşar.

Yazara göre Gazze özelinde 49. maddeye uygun bir hukuki gerekçe bulunmamaktadır; dolayısıyla sınır ötesi kitlesel transfer veya kalıcı sürgün hukuka aykırıdır.

Uluslararası tepkiler ve olası sonuçlar

Yazıda, 29 Temmuz’da bir araya gelen ve New York Bildirgesi’ni hazırlayan devletler topluluğunun (Türkiye, Brezilya, Kanada, Mısır, Endonezya, İrlanda, İtalya, Japonya, Ürdün, Meksika, Norveç, Katar, Senegal, İspanya, Birleşik Krallık, Avrupa Birliği ve Arap Ligi) İsrail’in işgali derinleştirmemesi ve halkı kitlesel göçe zorlamaması çağrısına yer verilmektedir.

Ayrıca son dönemde bazı büyük devletlerin, Gazze’den Hamas’ın çıkarılması hedefi konusunda İsrail’e sınırlı engel koyduğu değerlendirilmekte; bu durum, yazara göre İsrail’in zorlayıcı tedbirlere başvurma olasılığını artırmaktadır. Gazze halkının büyük bedeller ödeyerek direnişini sürdürdüğü ve kitlesel göçe zorlamanın yeni insanlığa karşı suç iddialarını beraberinde getireceği vurgulanmaktadır.

Yazar, ilerleyen günlerde soykırımın derinleşmesinin beklenebileceğini ve devletlerin olası ihlallerin gerçekleşmeden önce önleyici tedbirler alması gerektiğini ifade etmektedir.

Kaynak ve yazar bilgisi

Referans: Reported impact snapshot | Gaza Strip (6 August 2025). https://www.ochaopt.org/content/reported-impact-snapshot-gaza-strip-6-august-2025

Doç. Dr. Ali Osman Karaoğlu, Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Milletlerarası Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesidir.

Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Yazar
EDİTÖR

Aksiyon Haber Ajansı