Gaziantep'te baba-oğul kaybolma tehlikesindeki kalaycılık mesleğini sürdürüyor
Gaziantep'in son temsilcilerinden olan kalaycı Ömer Çetinkaya, oğlu Halil İbrahim Çetinkaya ile birlikte uzun yıllara dayanan el sanatını yaşatmaya çalışıyor. Çelik mutfak eşyalarının yaygınlaşması ve teknolojik yeniliklerin etkisiyle azalan kalaycılık mesleği, kentte giderek nadirleşiyor.
Mesleğe başlama ve eğitim süreci
59 yaşındaki Ömer Çetinkaya, 45 yıl önce Şahinbey'deki tarihi Bakırcılar Çarşısı'nda çırak olarak mesleğe adım attı. Kalfalık ve ustalık dönemlerini tamamladıktan sonra kendi iş yerini açtı ve aynı çatı altında yıllardır bakır eşyaları kalaylıyor. İşin zaman alan eğitim gereksinimi metinde sıkça vurgulanıyor; Ömer Çetinkaya, bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl gerektiğini belirtiyor.
Ömer Çetinkaya'nın aktardıkları: "1980’de bu mesleğe başladım. Bu meslekte çok değerli bir ustam vardı, mesleğimi ustamdan öğrendim. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın. Ustamın benim üzerimde büyük emeği var. Mesleğimiz kalaycılık ve bakır eşyaları kalaylıyoruz. Meslekte 40-45 yıl geride kaldı. İlkokulu bitirdim, 1980 yılında başladığım mesleğimi yıllardır severek yapıyorum. 1980 yılından beri Allah’a çok şükür başka bir meslek yapmadım. Bu meslekte bir çırağın yetişmesi için 15-20 yıl geçmesi lazım. Eleman sıkıntısı olduğundan dolayı ben de oğlumu getiriyordum. Yıllardan beri oğlumla beri beraber çalışıp mesleğimize devam ediyoruz."
Baba-oğulun günlük çalışması ve mesleği sürdürme nedenleri
23 yaşındaki Halil İbrahim Çetinkaya, ilkokul döneminden itibaren babasının yanında çalıştı; okuldan arta kalan zamanlarda ve tatillerde ocak başında kalaycılığa destek oldu. Halil, mesleği babasından öğrendiğini belirtiyor ve iş birliğinden duyduğu memnuniyeti vurguluyor.
Halil İbrahim Çetinkaya'nın sözleri: "Ben 8-9 yaşından beri bu meslekteyim. Okuldan sonra gelir babamın yanında çalışırdım. Tatillerde babamın yanında çalışırdım. Mesleği babamdan öğrendim. Babamın bana öğrettiği mesleği devam ettiriyorum. Eleman yoktu. Bende babamı yalnız bırakmak istemedim. Liseye kadar okudum. Lisedeyken okulu bıraktım. Babamla birlikte mesleğimize devam ediyoruz. Çok şükür bir ekmeğimizi yiyoruz. Kalay yapıyoruz. Çaydanlık, sürahi ve eski bakırları kalaylıyoruz. Baba mesleğini yapmak güzel. Babama yardımcı olduğum için çok mutluyum. Babamla birlikte güzel bir şekilde çalışıyoruz. Mesleğimiz çok güzel."
Baba-oğul, hem geçimlerini sağlıyor hem de unutulmaya yüz tutmuş bir zanaatı gelecek kuşaklara taşımak için çalışıyor. Ömer Çetinkaya, gençlerin genellikle meslek yerine maddi miras bırakan aileleri tercih ettiği bir dönemde oğluna meslek bırakmanın kendisi için önemli olduğunu ifade ediyor.
Sonuç olarak, Gaziantep'teki bu baba-oğul örneği, ustalık geleneğinin aktarıldığı küçük atölyelerin şehir kültüründeki yerini ve zanaatlerin sürdürülebilirliğinin, uzun eğitim süreleri ve eleman sıkıntısı gibi somut zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
BABA-OĞUL KALAYCILIK MESLEĞİNİ YAŞATMAYA ÇALIŞIYOR