İsrail'in Kontrol İddiası
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Ulusal Konseyi Başkanı Ruhi Fettuh, İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'nın El Halil kentinde yer alan Harem-i İbrahim Camisi üzerindeki kontrol iddiasının, Filistin halkının tarihi ve dini haklarına yönelik açık bir saldırı olduğunu ifade etti.
Açıklamalar ve Gelişmeler
Fettuh, yazılı açıklamasında, İsrail medyasında yer alan haberlerde Harem-i İbrahim Camisi üzerindeki yetkilerin Filistinli belediyeden alınıp, bölgedeki yerleşim biriminin yönetimine verilmesi yönündeki gelişmelere dikkat çekti. Bu durumu, "Uluslararası insancıl hukuku ihlal eden ve İslam’a ait kutsal mekanları Yahudileştirme çabası" olarak nitelendiren Fettuh, bunun, UNESCO kararlarının da ihlali anlamına geldiğini vurguladı.
İhlallerin Sonucu ve Uyarılar
Fettuh, bu tür uygulamaların, aşırılık yanlısı koalisyonlar tarafından yönetilen Tel Aviv hükümetinin, Müslümanların ibadethaneleri üzerindeki tahakkümünü pekiştiren bir planın parçası olduğunu belirtti. Ayrıca, bu durumun açık bir "din savaşı" zeminine yol açtığını ve sorumluluğun İsrail hükümetine ait olduğunu vurguladı.
Uluslararası Tepkiler
Filistin Dışişleri Bakanlığı da benzer bir açıklama yaparak, söz konusu gelişmelerin yansımaları hakkında uyarılarda bulundu. Israel Hayom gazetesinde yer alan haberlere göre, Tel Aviv yönetimi, Harem-i İbrahim Camisi üzerindeki yetkileri El Halil Belediyesinden alarak, yasa dışı yerleşim birimlerinden Kiryat Arba'nın yönetimine devretti.
Caminin Tarihçesi ve Önemi
Harem-i İbrahim Camisi, işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa çevresi olarak kabul edilir ve İslam dünyası için en kutsal dördüncü cami olarak yer almaktadır. Caminin altında, Hazreti İbrahim ve eşinin kabirleri ile Hazreti İshak, Hazreti Yakup ve Hazreti Yusuf'un mezarları bulunmaktadır.
Gelecek Beklentileri
Fettuh, uluslararası topluma, bu tür ırkçı politikaların sona erdirilmesi ve bölgenin geleceği üzerindeki olumsuz etkilerin bertaraf edilmesi çağrısında bulundu. Müslümanların ibadeti için caminin açılması gerektiğini vurgulayan Fettuh, özellikle Ramazan ayında gerçekleşen ibadetlerin kısıtlanmasının kabul edilemez olduğunu belirtti.