DOLAR
42,69 0%
EURO
50,15 0%
ALTIN
5.897,7 0%
BITCOIN
3.860.612,84 -0,38%

Filistin'in tanınması Gazze Marine doğal gaz projesi için hukuki zemin sağlayabilir

Uzmanlar, Filistin devletinin tanınmasının Gazze Marine sahasının geliştirilmesi için hukuki altyapıyı güçlendirebileceğini ve enerji gelirlerinin Gazze yeniden inşasına katkı verebileceğini belirtiyor.

Yayın Tarihi: 29.08.2025 11:05
Güncelleme Tarihi: 29.08.2025 11:05

Filistin'in tanınması Gazze Marine doğal gaz projesi için hukuki zemin sağlayabilir

Filistin'in tanınması Gazze Marine projesinin hukuki zeminini güçlendirebilir

Birçok ülkenin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Filistin'i tanıma niyetlerini açıklaması, Gazze açıklarındaki doğal gaz kaynaklarının geliştirilmesi açısından önemli bir hukuki çerçeve tartışmasını yeniden gündeme taşıdı. Uzmanlar, tanınmanın yalnızca sembolik bir adım olmayıp sahaya ilişkin hak iddialarını ve deniz sınırlarına dair müzakere zemini etkileyebileceğini vurguluyor.

Keşif, sahiplik ve mevcut rezerv tahminleri

Gazze Marine sahası, 2000 yılında İngiltere merkezli BG Group tarafından keşfedildi. Michael Barron, BG adına 2003-2014 yılları arasında görev yapmış bir bağımsız danışman olarak saha hakkında şunları paylaşıyor: şirketin ruhsatın %90'ına sahip olduğu, kalan %10'unun Filistinli şirket CCC'ye ait olduğu ve ruhsatın mevcut sahiplerinin CCC ve Filistin Yatırım Fonu olduğu bilgisi mevcut. Barron, sahadaki gazın yaklaşık 1 trilyon standart fit küp düzeyinde olduğunu belirtiyor. Diğer taraftan alandaki rezervlerin uluslararası yayınlarda genellikle 30–35 milyar metreküp olarak ifade edildiği anımsatılıyor.

Hukuki zemin ve fiili durum arasındaki fark

Barron'a göre, 'Filistin Devleti'nin tanınması, Gazze Marine sahasının geliştirilmesi için hukuki temeli güçlendirecektir. Ancak, fiili geliştirme için muhtemelen bağımsız Filistin Devleti'nin fiilen kurulması gerekecektir.' Bu değerlendirme, uluslararası tanınmanın hukuki hakları pekiştirebileceğini ancak pratik uygulamaya geçmek için sahadaki kontrol ve güvenlik koşullarının da sağlanması gerektiğini gösteriyor.

Geliştirme çabaları, bölgesel değişimler ve engeller

Akdeniz Enerji ve İklim Örgütü (OMEC) Petrol ve Gaz Direktörü Dr. Sohbet Karbuz, Gazze Marine için geçmişte yürütülen müzakerilerin defalarca başarısız olduğunu ve bölgedeki diğer büyük keşiflerin (Mısır ve İsrail açıkları) enerji dengelerini değiştirerek projeye etkide bulunduğunu hatırlatıyor. 2016'da BG'nin Shell tarafından devralınmasıyla saha sorumluluğunun Shell'e geçti; ancak ilerleme sağlanamadı ve Shell 2018'de projeden çekildi.

2020'deki İbrahim Anlaşmaları ile projenin yeniden hareketlenme işareti verdiği, 18 Haziran 2023'te İsrail'in sahayı geliştirmeye onay verdiği ve Mısır devlet şirketi EGAS liderliğindeki konsorsiyum planlarının ilk üretimi 2026'da başlatmayı hedeflediği kaydedildi. Bu plan çerçevesinde üretimin yılda yaklaşık 2 milyar metreküp gazın deniz altı boru hattıyla Mısır'ın Ariş merkezine taşınarak ulusal ağa entegre edilmesi öngörülüyordu. Ancak 7 Ekim 2023'te başlayan çatışma bu süreci durma noktasına getirdi.

Potansiyel faydalar ve kurumsal riskler

Karbuz, Gazze Marine'in geliştirilmesi halinde Filistin ekonomisine güvenilir bir enerji kaynağı sağlayabileceğini ve Gazze'nin yeniden inşasının finansmanına katkıda bulunabileceğini vurguluyor. Uzun vadede bu kaynak elektrik üretimi, enerji bağımsızlığı ve ekonomik büyüme yönünde 'oyun değiştirici' etkiler taşıyabilir.

Öte yandan uzmanlar, projenin ortaklık yapısı, şirket çıkarları, siyasi aktörler ve bölgesel güç mücadelelerinin iç içe geçtiği karmaşık bir yapıya sahip olduğunu; şeffaf yönetişim ve hesap verebilirlik mekanizmaları olmadan halk yararına adil dağıtımın sağlanmasının zor olacağını belirtiyor. Karbuz'un ifadesiyle, 'kimin fayda sağlayacağı' sorusu, uygun yönetişim mekanizmaları kurulmadıkça gündemde kalmaya devam edecek.

Sonuç: Hukuki tanıma, geliştirmenin ön koşulu mu?

Uzman değerlendirmeleri, uluslararası tanınmanın Gazze Marine sahası üzerindeki yasal iddiaları ve deniz sınırlarının belirlenmesini güçlendirebileceğini, hatta Doğu Akdeniz Gaz (EMG) boru hattı üzerinden geçiş ücretleri talep etme zemini oluşturabileceğini öne sürüyor. Ancak pratikte sahadaki güvensizlik, siyasi engeller ve fiili kontrolün eksikliği, geliştirme projelerinin önündeki en büyük engeller olarak kalmaya devam ediyor. Bu nedenle hukuki tanınma önemli bir adım olsa da, sahadaki aktif yönetim, yatırım güvenliği ve şeffaf yönetişim olmadan uygulamaya geçiş mümkün görünmüyor.

Öne çıkan noktalar: Filistin'in tanınması hukuki zemini güçlendirebilir; Gazze Marine'in rezervi 30–35 milyar metreküp civarında tahmin ediliyor; saha, tarihsel olarak şirket el değiştirmeleri ve bölgesel siyasi değişimlerden olumsuz etkilendi; şeffaflık ve hesap verebilirlik olmadan fayda dağılımı riske açık.

Yazar
EDİTÖR

Aksiyon Haber Ajansı