Dünya Toprak Günü'nde kentsel topraklara dikkat: "Sağlıklı şehirler; sağlıklı topraklarla mümkün"
Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nesrin Yıldız, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede toprağın tarımsal kalkınma, ekosistem işlevleri ve gıda güvenliği açısından oynadığı rolü vurguladı. Prof. Dr. Yıldız, "Sağlıklı şehirler; sürdürülebilir arazi yönetimi, güçlü ekosistemler ve bilim temelli planlama ile mümkündür" dedi.
Toprakların rolü ve kritik veriler
Prof. Dr. Nesrin Yıldız, toprakların "sessiz müttefiklerimiz" olduğunu belirterek şu verileri paylaştı: Gıdalarımızın yüzde 95'i topraklardan elde edilir, toprakların yüzde 33'ü bozulmuştur ve 2–3 cm'lik toprak tabakasının oluşması 1000 yıla kadar sürebilir. Ayrıca toprakların bitkiler için gerekli 18 doğal kimyasal elementin 15'ini sağladığını, bir çorba kaşığı toprakta dünyadaki insan sayısından daha fazla canlı organizma bulunduğunu ve dünya çapında 2 milyar insanın mikro besin eksikliği yaşadığını hatırlattı.
Prof. Dr. Yıldız, sürdürülebilir toprak yönetimi ile yüzde 58'e kadar daha fazla gıda üretilebileceğini ve toprağın Dünya'daki türlerin yaklaşık %59'una ev sahipliği yaptığını vurguladı. Kentsel alanlarda tarıma elverişli toprakların konut ve ticari amaçla istilasının önemli bir baskı oluşturduğunu ifade etti.
2025 teması: Kentsel topraklara odak
Prof. Dr. Yıldız, "2025 yılı Dünya Toprak Günü teması kentsel topraklara odaklanıyor" diyerek kentsel peyzajların önemini öne çıkardı. Asfalt ve binaların altında kalan toprakların geçirgen yağmur suyunu emme, sıcaklığı düzenleme, karbon depolama ve hava kalitesini iyileştirme gibi işlevleri bulunduğunu; ancak yüzeyin kapatılmasıyla bu işlevlerin kaybolduğunu belirtti. Bu durumun şehirleri sel, aşırı ısınma ve kirliliğe karşı daha savunmasız hale getirdiği vurgulandı.
Uygulanabilir önlemler: Sağlıklı şehirler için pratik adımlar
Kentsel planlama ve altyapıda geçirgenlik: Geçirgen yüzey kullanımının artırılması; geçirgen kaldırım taşları, çim taşları ve doğal zemin kaplamaları ile yağmur suyunun toprağa süzülmesinin teşvik edilmesi sel riskini azaltır ve yeraltı su kaynaklarını besler.
Toprak koruma odaklı imar: Yeşil alanların korunması ve genişletilmesi; üst toprağın (en verimli 30 cm) yapılaşma sırasında çıkarılıp yeniden kullanılması; kentsel tarım alanları, şehir içi bostanlar ve topluluk bahçelerinin korunması önemlidir.
Erozyon önleme ve bitkilendirme: Eğimli alanlarda teraslama ve doğal bitki örtüsü ile kaplama; park, yol kenarı ve dere yataklarında yerel türlerle bitkilendirme yüzey akışını azaltır ve toprağı bağlar. Prof. Dr. Yıldız, özellikle Erzurum gibi eğimli arazilerde teraslama ve bitkilendirmenin şart olduğunu belirtti.
Organik madde artırımı: Kompost üretimi ve kullanımı; belediyelerin şehir kompost merkezleri kurması, malçlama uygulamaları ve organik atıkların dönüştürülmesi toprağın su tutma kapasitesini ve verimliliğini artırır.
Kirlilik kontrolü: Toprak kirliliğinin izlenmesi ve ağır metal analizleri yapılması; pestisit ve kimyasal gübre kullanımının sınırlandırılması; sanayi atıkları ve atık suların toprağa sızmasının engellenmesi gereklidir.
Kentsel yeşil altyapı: Kent ormanları, yeşil koridorlar, yeşil çatı ve dikey bahçeler gibi uygulamalar biyoçeşitliliği ve toprak bağlı ekosistem hizmetlerini güçlendirir. Yağmur bahçeleri ve yağmur suyu hasadı taşkınları ve kirliliği azaltır, sulama ihtiyacını düşürür.
Bilimsel izleme ve toplumsal katılım: Şehir toprak haritaları; organik madde, pH, tuzluluk ve geçirgenlik parametrelerinin izlenmesi; düzenli toprak analiz programları; okullar ve toplum için eğitim, kompost atölyeleri ve mahalle bazlı bahçe uygulamaları ile farkındalık artırılmalıdır.
Yerel durum: Erzurum örneği
Yapılan çalışmalara göre kentleşme artıyor ve yaklaşık insanların üçte ikisi kentlerde yaşıyor. Erzurum'da kişi başına düşen mevcut aktif yeşil alanların (86,43 ha) 2,28 metrekare olduğu tespit edilerek kentsel yeşil alanların yetersiz olduğu sayısal olarak ortaya kondu. Bu nedenle mavi-yeşil altyapı bileşenlerinin güçlendirilmesine yönelik öneriler oluşturulmuştur.
Sonuç: Disiplinlerarası işbirliği ile sürdürülebilir gelecek
Prof. Dr. Nesrin Yıldız, sürdürülebilir arazi ve toprak yönetimi için tüm paydaşların disiplinlerarası diyalogda birleşmesi gerektiğini vurguladı. 2050 yılına kadar insan nüfusunun yüzde 70'inin şehirlerde yaşaması beklendiği dikkate alınarak, kentsel toprağın temel bir unsur olduğu bilinciyle 5 Aralık Dünya Toprak Günü'nün kutlanmasının önemine değindi.
5 Aralık Dünya Toprak Günü vesilesiyle Prof. Dr. Yıldız'ın çağrısı, şehir planlamasından yerel uygulamalara kadar toprak sağlığının önceliklendirilmesi yönündedir: "Toprak restorasyonu, daha iyi sağlık ve daha güçlü refahın anahtarı olabilir."
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ TOPRAK BİLİMİ VE BİTKİ BESLEME BÖLÜM ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. NESRİN YILDIZ, 5 ARALIK DÜNYA TOPRAK GÜNÜ DOLAYISIYLA YAPTIĞI DEĞERLENDİRMEDE, "SAĞLIKLI ŞEHİRLER; SÜRDÜRÜLEBİLİR ARAZİ YÖNETİMİ, GÜÇLÜ EKOSİSTEMLER VE BİLİM TEMELLİ PLANLAMA İLE MÜMKÜNDÜR" DEDİ.