Dünya için Kritik Eşiklerin Aşılmaması 5 Yıla Bağlı
Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın (WWF) Türkiye Doğa Koruma Direktörü Güner Ergün, iklim değişikliği ve doğa kaybıyla mücadelede acil kolektif adımların şart olduğunu vurguladı.
Yaşayan Gezegen Raporu'nun Sonuçları
WWF ve Londra Zooloji Derneği (ZSL) tarafından iki yılda bir yayımlanan Yaşayan Gezegen Raporu, 5,495 türe ait yaklaşık 35,000 popülasyonun 1970-2020 arasındaki durumunu ortaya koydu. Rapor, yaban hayatı popülasyonundaki en büyük düşüşlerin Latin Amerika ve Karayipler'de %95 ile gerçekleştiğini, ardından %76 ile Afrika ve %60 ile Asya-Pasifik bölgelerinin takip ettiğini gösteriyor.
Biyolojik Çeşitlilik Tehlikede
Güner Ergün, yaban hayatı popülasyonlarındaki düşüşleri, sağlıklı ekosistemlerde yaşanabilecek kayıpların erken uyarı işareti olarak tanımlıyor. Raporda, omurgalı hayvan türlerindeki düşüşler dikkat çekiyor. Yalnızca son 50 yılda, bu türlerin popülasyon ortalamasında %73'lük düşüş gözlemlenmiş durumda.
Gıda Sistemleri ve İklim Değişikliği
Ergün, gıda sistemlerinin biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkisinin büyük olduğunu ifade ediyor. Tarım alanları, yaşayan alanların %40'ını kaplıyor ve sera gazı emisyonlarının %27'sinde gıda sistemleri sorumlu. Tatlı su kaynaklarının kullanımında ise bu oran %70'e kadar çıkıyor. Ayrıca tarım uygulamalarında iklim dostu yöntemlerin benimsenmesi gerektiğini belirtiyor.
Kritik Eşik Noktaları
Amazon ormanları ve mercan resifleri gibi ekosistemler, küresel eşik noktaları teşkil ediyor. Bu tür çevresel değişimler, gıda güvenliği ve geçim kaynaklarını tehdit eden büyük tehditlerle sonuçlanabilir.
Türkiye'nin Durumu
Türkiye, sulak alan çeşitliliği ve göçmen kuş türleri bakımından kritik öneme sahip. Ancak iklim değişikliği, kirlilik ve plansız yapılaşma bu alanları tehdit ediyor. Tarımda verimsiz sulama yöntemleri, kirlilik ve aşırı avlanma gibi unsurlar da bu tehditler arasında yer alıyor.
Fırsatlar ve Hareket Zamanı
Cali, Kolombiya'da düzenlenen Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Taraflar Konferansı (COP16) ile yaklaşan BM İklim Zirvesi (COP29), ülkeler için yeni fırsatlar sunuyor. Hükümetlerin ve özel sektörün, biyoçeşitlilik ve iklim üzerindeki olumsuz etkileri sona erdirmek için acil harekete geçmesi gerektiği vurgulanıyor.
Ergün, 2030 hedefleri ve eşik noktalarının aşılmaması için tüm dünya ülkelerinin kolektif çaba göstermesi gerektiğinin altını çiziyor.