Borrell: AB'nin Gazze'deki katliam karşısındaki hareketsizliği mahkemeye taşınmalı
Borrell'in açıklamaları ve çağrısı
Avrupa Birliği'nin eski Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail'in Gazze'deki eylemlerine karşı Avrupa kurumlarının gösterdiği tepkinin yetersiz olduğunu belirterek, bu hareketsizliğin yargıya taşınması gerektiğini söyledi. Borrell, açıklamasını İspanya'nın Santander kentinde Uluslararası Menendez Pelayo Üniversitesi tarafından düzenlenen yaz seminerleri sırasında yaptı.
Borrell, "Avrupa kurumlarının yapması gerekeni yapması için birinin yasal işlem başlatması gerekecek. Çünkü Avrupa kurumları bunu yapmak istemiyor gibi görünüyor. Ancak adalet mahkemeleri denen bir şey var. Avrupa'nın bu eylemsizliği oraya taşınabilir." ifadelerini kullandı.
Eleştiri ve olası etkiler
Borrell, AB kurumlarını İsrail'e karşı "basitçe ve kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey yapmamakla" eleştirerek, Avrupa'nın somut adımlar atmaması durumunda itibar kaybı ve insan hakları savunusunda zaaf yaşanacağı uyarısında bulundu. Borrell, bu durumu yalnızca ahlaki değil, "siyasi hatta idari sorumluluk" açısından da sonuçlar doğurabilecek bir süreç olarak tanımladı.
Eski görev süresine atıfta bulunarak (AB Yüksek Temsilciliği 2019-2024), Borrell AB içindeki tereddütleri ve yaptırım önerilerinin sıklıkla geri çekilmesini vurguladı ve bunun kurumların etkisini zayıflattığını kaydetti. Bu nedenle Borrell, "Avrupa'da bir devletin, bir kurumun veya meşruiyeti olan birinin tüm kartları masanın üzerine koyup, Avrupa kurumlarını harekete geçirmeye zorlamak için mahkemelere başvurmalı" çağrısını yineledi.
Değerlendirme ve sonuç
Borrell ayrıca Gazze'deki olayları "Dünya için kesinlikle kabul edilemez bir trajedi" olarak nitelendirip, bu durumun sürmesini yalnızca İsrail'i silahlandıran ve destekleyen gelişmiş ülkelerin kamuoyunun engelleyebileceğini belirtti. Borrell'in önerisi, AB içindeki sorumluluk tartışmasını hukuki bir zemine taşıyarak kurumları siyaset ve dış politikada daha net bir pozisyon almaya zorlamayı hedefliyor.
Bu açıklama, AB'nin İsrail politikası ve insan hakları savunusundaki tutumunun hem iç hem de uluslararası alanda yeniden değerlendirilmesine ilişkin tartışmaları alevlendirebilir. Borrell'in çağrısı, hareketsizliğin hukuki yollarla sorgulanması ihtimalini gündeme taşırken, bundan doğacak siyasi, hukuki ve diplomatik sonuçlar AB içinde farklı aktörler tarafından değerlendirilmeye devam edecek.