Görüşmenin önemi ve bağlamı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu vesilesiyle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşme, ikili ilişkiler ve bölgesel meselelerde yeni bir dönemin işareti olabilir. İki liderin 13 Kasım 2019 tarihli son Beyaz Saray ziyareti sonrası en son Haziran ayında NATO Zirvesi’nde buluştuğu bilinmektedir; tarafların diplomasi trafiği ise özellikle Gazze konulu toplantının ardından hız kazandı. Haberde belirtilene göre buluşma bugün saat 18.00'de gerçekleşecektir.
Analitik çerçeve
Son dört yılda Biden yönetiminin Türkiye’ye yönelik soğuk yaklaşımı nedeniyle ikili temaslar sınırlı ve ihtiyatlı bir düzeyde kaldı. Bu dönemde bölgeyi etkileyen savaş ve krizlerin gölgesi ilişkiler üzerinde belirleyici oldu. Bu nedenle söz konusu görüşmenin, yalnızca ritüel bir temasın ötesine geçip somut sonuçlar üretebilmesi önem arz ediyor.
Trump'ın söylemi ve beklentiler
Trump döneminde Türkiye’ye ilişkin mesajların dengeli olduğu, seçim kampanyasında Erdoğan’a yönelik övgülerin yer aldığı ve önceki yönetimlerin hatalarına vurgu yapıldığı metinde aktarılıyor. Bununla birlikte Trump’ın geçmiş başkanlık dönemine ilişkin olumsuzluklar da hatırlanıyor; ancak seçim sürecine yönelik yaklaşımı görüşmenin yapıcı bir atmosferde geçebileceğine işaret ediyor. Ayrıca ABD’nin İsrail’e verdiği desteğin Arap ve Müslüman dünyasında yarattığı etki göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin bölgesel sempatisinden hareketle Trump’ın pragmatik adımlar arayacağı değerlendiriliyor.
Türkiye-ABD ilişkilerini şekillendiren dinamikler
Türkiye’nin güvenlik ve beka kaygıları doğrultusunda geliştirdiği stratejik otonomi bazı çevrelerde 'eksen kayması' olarak yorumlandı. Metinde vurgulandığı üzere Türkiye; Suriye, Libya, Afrika, Balkanlar ve Güney Kafkasya’da belirgin bir etkiye sahip ve çok taraflı diyalog kurma kapasitesi dikkat çekiyor. Bu çerçevede Ankara’nın beklentisi, karşılıklı çıkarların gözetilmesi ve sınırların farkındalığı ile güvenlik ve refahı merkeze alan bir yaklaşmanın benimsenmesi yönünde.
Görüşmenin muhtemel gündem başlıkları
Resmi açıklamalara göre toplantıda ticaret, yatırım, savunma sanayi, askeri anlaşmalar ile bölgesel çatışmalara yönelik barış vizyonu ele alınacak. Ancak uzmanlar bu konuların ötesine geçerek ilişkilerin istikrara kavuşturulmasının hedeflenmesi gerektiğini belirtiyor.
Ticaret
Ticaret hacmi bağlamında 2024 sonu itibarıyla taraflar arasında yaklaşık 33 milyar ABD doları büyüklüğünde bir dönüşüm söz konusu. Uygulanan gümrük vergilerine rağmen iki ülke yaklaşık eşit düzeyde, 16’şar milyar ABD doları seviyesinde ithalat-ihracat gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türkiye’nin gümrük vergilerini indirmesi bu hacmi artırabilir. Uzun vadede tarafların dengeli bir ticaret ilişkisi kurması, Türkiye’nin ABD’ye mal satabilmesi veya ortak projelere katılabilmesi kritik görülüyor.
Yatırım
Metinde yer aldığı üzere ABD'nin Türkiye'deki yatırım stokunun 2024 itibarıyla 15 milyar ABD doları olduğu belirtiliyor. Ocak-Mayıs 2025 döneminde toplam 4,727 milyar ABD doları yatırımın yüzde 36'sını Amerikalı yatırımcıların gerçekleştirdiği; böylece ABD'nin ilk beş ayda Türkiye'ye en fazla yatırım yapan ülke konumunda olduğu aktarılıyor. Türk şirketlerinin ABD'deki yatırımlarının ise 12 milyar ABD doları, toplam yatırım hacminin 27 milyar ABD doları olduğu not ediliyor. Her iki taraf için de uzun vadeli hedefler arasında 100 milyar ABD doları düzeyinde daha geniş bir yatırım ve işbirliği hacmi yer alıyor.
Savunma sanayi
Savunma sanayi alanı metinde daha çetrefilli bir başlık olarak tanımlanıyor. Geçmişte Senato’daki bazı lobi faaliyetleri ambargolar ve yaptırımlara zemin hazırlamıştı. Trump’ın iradesini ortaya koyması, kendi siyasi aktörlerini ikna etmesi durumunda bazı engellerin aşılabileceği belirtiliyor. Görüşmede F-16 satışları, yolcu uçağı temini ve KAAN için gerekli motorların tedariki gibi konularda mesafe kaydedildiği, ancak F-35 ortaklığına dönüş ve bunun için Trump’ın ağırlığını koymasının kritik olduğu vurgulanıyor. Ayrıca F-35 tedarikinin KAAN’ın üretim takvimine kadar geçici bir çözüm olacağı hatırlatılıyor.
Barış vizyonu ve bölgesel meseleler
Arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık rolü metinde öne çıkarılıyor. Trump açısından Rusya-Ukrayna, Erdoğan açısından Gazze’deki durum kritik öncelikler arasında. Azerbaycan-Ermenistan ve Suriye meseleleri iki liderin üzerinde uzlaşma arayabileceği alanlar olarak belirtiliyor. Metin, ABD ve Türkiye arasında yapıcı bir diyalog sağlandığında bölgesel sonuç alıcı adımların daha kolay atılabileceğini kaydediyor.
Rusya ve Çin ilişkileri, İsrail gündemi
Trump’ın Türkiye’nin Rusya ve Çin ile ilişkilerine dair kaygıları gündeme getirebileceği, BRICS ve Şanghay İşbirliği Örgütü gibi oluşumlara yönelik çekincelerin müzakere zemininde yer alabileceği ifade ediliyor. İsrail gündemi ise daha karmaşık bir tablo sunuyor; İsrail yönetiminin Suriye ile yürüttüğü temaslar ve bölgesel dengeler çerçevesinde Türkiye’ye yönelik farklı değerlendirmeler olabileceği belirtiliyor.
Sonuç ve beklentiler
Doç. Dr. Murat Aslan’ın analizine göre Erdoğan-Trump görüşmesi, ikili ilişkilerde bir kırılma noktası oluşturma potansiyeline sahip. Önemli olan tarafların karşılıklı çıkar ve kaygılara saygı göstererek sembolik adımların ötesinde somut kazanımlar elde etmesi; bunun da kazan-kazan yaklaşımıyla sağlanmasıdır. Makale, Türkiye’nin son yıllardaki dış politika çizgisi çerçevesinde ABD ile normalleşme sağlanabileceği değerlendirmesiyle sonlanıyor.
Doç. Dr. Murat Aslan, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısıdır.
Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.