Arslantepe Höyüğü'nde devlet sistemi ve arkeolojik bulgular
UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alan ve Anadolu'da kurulan ilk şehir devleti olarak tanımlanan Arslantepe Höyüğü, Malatya'nın Battalgazi ilçesinde, Fırat Nehri'nin batı kıyısında konumlanıyor. Yaklaşık 7 bin yıllık yerleşim, kerpiç sarayı, aslan heykelleri, devrilmiş kral heykeli ve altyapı izleriyle dönemin idari ve toplumsal örgütlenmesine dair önemli veriler sunuyor.
Kazı tarihi ve sürekliliği
Arslantepe'de ilk kazı çalışmaları 1932'de Louis Delaporte başkanlığındaki Fransız ekip tarafından başlatıldı. Yaklaşık 29 yıl süren Fransız kazılarını 1961'de Roma La Sapienza Üniversitesi akademisyenleri devraldı. Bugüne kadar süren kazılar, alandaki katmanların Geç Kalkolitik dönemde başlayıp Demir Çağı'na kadar uzandığını gösterdi.
Öne çıkan buluntular
Kerpiç saray bölümündeki kazılarda arkeolojik kayıtlar, toplumun idari yapısına ışık tutuyor. 2021 kazılarında ortaya çıkan 5 bin 625 yıllık tapınakta 250 mühür baskısı bulundu. Sarayda tespit edilen diğer buluntular arasında 2 mızrak ve 3'ünün kabzası gümüş bezemeli olan 9 kılıç yer alıyor; bunlar, silah kullanımının ve dolayısıyla örgütlü gücün erken örnekleri olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca alanda, yağmur drenaj hattı gibi altyapı izleri ve sarayın mimari öğeleri, yerleşimin karmaşık bir planlamaya ve merkezi bir otoriteye sahip olduğunu gösteriyor. Arslantepe'nin 3 bini aşkın mührü ve diğer arşiv niteliğindeki buluntular, bürokratik uygulamaların varlığını destekliyor.
Sarayın yapısı ve bürokratik işleyiş
Kerpiç saray yaklaşık 400 metrekare alana yayılıyor. Saray duvarlarının özgün yüksekliği 10 metre olarak tespit edilirken, günümüzde bu yüksekliğin 2,5 metre'de kaldığı belirtiliyor. Saray içinde bulunan binlerce obje müzelerde sergileniyor ve arkeologlar tarafından katmanlara göre değerlendirilerek sosyal sistemin dönüşümü izleniyor.
Prof. Dr. Francesca Balossi Restelli, kazı çalışmalarına öğrenciyken başladığını ve yaklaşık 30 yıldır alanda çalıştığını belirterek, "Her yıl çok önemli şeyler çıkıyor. Buluntular bize Anadolu'nun tarih öncesi dönemini anlatıyor" dedi. Restelli, sarayda makbuz düzenine benzer kayıtların bulunduğunu, memur ve işçilere verilen yemeklerin vazolarla dağıtılıp kapatıldığını ve her işçi için bir mühür basıldığını aktardı. Bu arşiv niteliğindeki kayıtlar sayesinde dağıtım ve hesaplamaların takip edildiği, yıl sonunda kayıtların sayılarak işçi hareketlerinin belirlendiği anlaşılıyor.
Restelli'nin ifadelerine göre arşivde bulunan 3 binden fazla makbuz ve bunların üzerinde tespit edilen 250 farklı mühür, saray organizasyonunda 250'den fazla memur ve işçi bulunduğunu işaret ediyor. Bu veriler, Arslantepe'nin hiyerarşi, bürokrasi ve krallık yapısının somut kanıtları olarak değerlendiriliyor.
Arslantepe'nin önemi
Yapılan kazılar, Arslantepe Höyüğü'nü sadece mimari kalıntılarıyla değil, aynı zamanda erken dönem devletleşme süreçlerini ve bürokratik uygulamaları gözler önüne seren bir merkez olarak konumlandırıyor. Her yıl sürdürülen kazılar, alanın katmanlarını bir araya getirerek Anadolu'nun ilk şehir devleti olarak nitelenen yapının şifrelerini çözmeye katkı sağlıyor.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve Anadolu'da kurulan ilk şehir devleti olan Malatya'daki Arslantepe Höyüğü'nde o dönemdeki devlet sisteminin şifreleri çözülüyor. Anadolu topraklarının zengin tarihi kültürünü yansıtan Arslantepe Höyüğü'nde "devlet sistemi"nin nasıl doğduğunu araştırmak için her yıl kazılar yapılıyor.