Arkeolojik Bulgular ve Siyonist Anlatılar
Filistin ve Ürdün'deki tarihsel eserler üzerine kapsamlı araştırmalar yapan Dr. Abdulrezzak Matani, arkeolojik bulguların Siyonistlerin 'Büyük Yahudi Krallığı' ve 'vadedilmiş topraklar' inancıyla çeliştiğini ortaya koydu. Matani'ye göre, bu anlatılar destekleyici verilerden yoksun, zira bir asırdan fazla süredir sürdürülen kazı çalışmalarında Tevrat'ta belirtilen birleşik ve güçlü bir İsrail Krallığı'nın varlığına dair somut kanılar elde edilememiştir.
Kudüs ve Çevresindeki Kazılar
Kudüs ve çevresinde gerçekleştirilen kazılarda elde edilen sonuçlar, Tevrat'ta bahsedilen güçlü bir krallığın varlığını doğrulamakta yetersiz kalmıştır. Matani, Kudüs'ün MÖ 10. yüzyılda surlarla çevrili küçük bir yerleşim yeri olduğunu vurgulayarak, bu yerleşimde Davut ve Süleyman’a ait olduğu düşünülen herhangi bir büyük yapı veya kalıntıya rastlanmadığını ifade etti.
Yahudi Varlığı ve Arkeolojik Bulgular
Matani, birçok akademisyenin bu bulguların tarihsel olarak hatalı değerlendirildiğini belirttiğine dikkat çekti. Filistin'de antik çağlarda Yahudi varlığının sınırlı ve geçici olduğunu, bölgenin Arap, Kenanlı ve İslami kimliğinin ise çok daha uzun süreli etkiler bıraktığını ekledi.
Dini Anlatılar ve İdeolojik Kullanım
Dr. Matani, Siyonist hareketin ortaya çıkışıyla birlikte Tevrat anlatısının ideolojik bir araç olarak kullanılmaya başlandığını belirtti. 'Vadedilmiş toprak' ifadesinin diasporadan gelen Yahudilere bir toprak bağı inşa etmek için kullanıldığını ifade etti. Arkeolojinin, Siyonist anlatıyı pekiştirme ve Arap-İslami varlığı göz ardı etme amacıyla yönlendirildiğine işaret etti.
Bilimsel Araştırmalar ve Tarihsel Gerçekler
Matani, arkeolojik ve akademik çalışmaların Siyonist ideolojiye hizmet edecek şekilde yönlendirildiğini vurgulayarak, Filistin topraklarının coğrafi ve dini önemine dikkat çekti. Filistin, insanlık tarihinin merkezi olarak kabul edilen ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İslam döneminin bu bölgedeki en parlak zamanlardan biri olduğunu belirtirken, Osmanlı döneminde mimari gelişmeler yaşandığını kaydetti.
Bağımsız Araştırmaların Önemi
Son olarak Matani, arkeolojik bulguların sübjektif dogmaları pekiştirmek yerine nesnel gerçekleri sunması gerektiğini vurguladı. Bilimsel araştırmaların bağımsız ve tarafsız bir zeminde yürütülmesinin gerekliliği üzerinde duran Matani, mirasın korunması ve belgelenmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini ifade etti.