Amerikan Jeofizik Birliği'nin son toplantısında bilim insanları, 3,26 milyar yıl önceki bir çarpışmanın nasıl bir felaketten daha fazlası olduğunu araştırdılar. S2 olarak bilinen bu çarpışma olayı, bildiğimiz yaşam için zemin hazırlamış olabilir.
S2 çarpmasının, o zamanlar Dünya'da yaşayan her şey için felaket olacağı ama bunun çok hücreli yaşamdan çok önce olduğu belirtildi. Hatta siyanobakterilerin evrimleşerek Dünya atmosferinin oksijen içeriğini artırması ve daha karmaşık organizmaların ortaya çıkmasına kadar bir milyar yıl daha geçmesi gerekecekti. Bu döneme ait kraterler uzun zamandan beri aşınmış durumda. Fakat bilim insanları kimyasal izleri ve kaya katmanlarında hâlâ korunmuş olan çarpma atıklarını arayarak bu olaylar hakkında bilgi edinebiliyor.
Bilim insanları, S2 çarptığında Dünya'nın ilk zamanlarında hâlâ kıtaların oluşmakta olduğuna, dolayısıyla cismin okyanusa düşmüş olabileceğine inanıyor. Araştırmacılara göre, çarpan cisim o kadar büyüktü ki (Everest Dağı'nın dört katı büyüklüğünde) okyanus suyunun üst katmanlarını neredeyse anında buharlaştırdı.
YAŞAMIN BAŞLANGICINI TETİKLEMİŞ OLABİLİR
S2 asteroidinin hemen ardından Dünya kasvetli ve yaşanmaz bir yer olabilirdi. Fakat bu durum aynı zamanda fırsatlar da sunuyordu. Harvard'lı jeolog Nadja Drabon'a göre, kısa süreli yıkım, yaşam için daha elverişli koşullara yol açmış olabilir. Drabon Washington Post'a yaptığı açıklamada, çarpmanın neden olduğu büyük tsunaminin su sütununu karıştırarak demir gibi önemli besin maddelerini daha sığ sulara taşımış olabileceğini söyledi. Karadan havzaya geri akan su da besin maddelerini okyanusa taşımış olabilir.
Güneybatı Araştırma Enstitüsü'nden Simone Marti, milyarlarca yıl önce yaşamın basit doğasının hayatta kalmasına yardımcı olmuş olabileceğini iddia etti. Tek hücreli organizmaların doyurucu olduğu ve olağanüstü durumlarda hayatta kalmak için yeterli sayıda çoğalabileceği belirtildi. Bu kapsamda, çarpışmanın etkisiyle harekete geçtikten sonra anahtar moleküllerin biyosfer boyunca dağılmasına yardımcı olmuş ve bunun da yaşamın başlangıcını tetiklemiş olabileceği aktarıldı.
