Antalya oda ve borsa başkanları ortak hedeflerde buluştu
Antalya Ticaret Borsası ev sahipliğinde gerçekleştirilen Antalya Oda ve Borsa Müşterek Toplantısı'nda başkanlar, kent için ortak akılla yönetişim, güçlü bir lobi ağı ve sürdürülebilir ekonomik planlama gerekliliğini vurguladı. Toplantıya Antalya TSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Alanya TSO Başkanı Eray Erdem, Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, Kumluca Ticaret Borsası Başkanı Fatih Durdaş, Deniz Ticaret Odası Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin ile oda ve borsa meclis başkanları ve yönetim kurulu üyeleri katıldı.
Ali Çandır: 'İletişim ve ortak hedef ilk adım'
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır toplantının açılış konuşmasında, Antalya'nın yalnızca ekonomik büyüklüğünün değil aynı zamanda kurumsal bir lobi gücünün bulunduğunu söyledi. Çandır, TOBB çatısı altındaki oda ve borsa başkanlarının kent sorunlarını Ankara'ya taşıyarak çözüm aradığını, bu yapı sayesinde önemli destekler ve düzenlemeler hayata geçirildiğini belirtti ve ekledi: 'Bu bireysel güçlerimizi birleştirip kentimiz ve sektörlerimiz için ortak hedeflere odaklarsak eminim kalıcı faydalar oluşturacağız. Bunu başarabilmemizin ilk adımı etkin, sık ve yaygın bir iletişim kurmamızdır.' Müşterek toplantıların amacını ise ortak dil, ortak hedef ve sürdürülebilirlik kriterleriyle yön tayin etmek olarak tanımladı.
Küresel eğilimler ve ekonomik değerlendirme
Çandır, küreselleşme ve serbest ticaretin 2003–2017 döneminde yükseldiğine; sonrasında ise korumacı politikalar ve içe kapanma eğilimlerinin güçlendiğine dikkat çekti. Dünya ticaretinin dünya GSYH'sine oranının son iki yılda yüzde 63'ten yüzde 57'ye gerilediğini belirterek 'Korumacı politikalar yükseliyor, rekabet sertleşiyor' değerlendirmesinde bulundu.
Veriler üzerinden yapılan karşılaştırmada, ABD'nin dış ticaret açığını 2024'te 600 milyar dolardan 200 milyar dolara, Türkiye'nin ise 106 milyar dolardan 82 milyar dolara indirdiği aktarıldı. Çandır bu gelişmeyi değerlendirirken, Türkiye'nin açık azaltma eğilimine uyum katsayısının artırılmasının gerekliliğini vurguladı ve bunun temel yolunun ihracat artışını ithalatın çok üzerine çıkarmak olduğunu söyledi.
Çin ile ticaret ve risk değerlendirmesi
Çandır, dünya ekonomisinde Hindistan'a dikkat çekerken Türkiye-Çin ticaretine ilişkin şu tespitleri paylaştı: Türkiye'nin 1 dolarlık ihracatına karşılık Çin'den 13,2 dolarlık ithalat yapıldığı, toplam cari açığın yüzde 59'unun Çin kaynaklı olduğu ve Avrupa ile Ortadoğu'ya yapılan ihracatın Çin'in maliyet avantajı karşısında risk altında olduğu belirtildi. Çandır, bu riskin yaklaşık 42 milyar dolarlık bir kayıp olasılığına işaret ettiğini söyledi ve 'Devlet politikası olarak Çin'de şirketlerin kar etme gibi bir derdi olmadığını; yayılma ve pazar kapsama stratejileriyle hareket ettiklerini' belirtti. Ayrıca Çin'deki firmaların yüzde 23'ünün 2024'te zarar beyan ettiği, Türkiye'de ise ilk 500 içindeki firmaların zararda olma payının yüzde 10'u geçmediği ifade edildi. Çandır, bu çerçevede Türkiye'nin Çin'e karşı kapsamlı ve güçlü bir politika geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
Sürdürülebilir büyüme, ithalat ve üretim yapısı
2024 yılı büyüme verilerine atıfta bulunan Çandır, ilk çeyrekte yüzde 5,3 görülen büyümenin yılın geri kalanında yüzde 3'ün altına düştüğünü ve son çeyrekte yüzde 3,7 seviyesine gerilediğini aktardı. İthalatın büyümeyi artırdığı bir yapının sürdürülebilir olmadığını belirterek, üretim gücü artmadan ihracatın kalıcı şekilde yükselmeyeceğini söyledi. Bu noktada Antalya'nın bölgesel ve ulusal bir role sahip olduğunu; tarım, turizm, ticaret ve ihracatı birlikte taşıyan ender kentler arasında olduğunu vurguladı.
Tarımda yapısal veriler ve riskler
Çandır, 1995–2023 döneminde Antalya'da tarım alanlarının yüzde 22 daraldığını ancak örtüaltı üretiminin yüzde 479 arttığını aktardı. 'Türkiye'nin örtüaltı sebzesinin yarısı Antalya'da üretiliyor' ifadesiyle kentin tarımsal üretim gücüne dikkat çekildi. Ancak bu üretimi taşıyan alanların kontrolsüz ve plansız büyüme baskısı altında olduğuna değinildi.
Su, doğa ve ortak sermaye
Antalya'nın su kaynakları üzerinde nüfus artışı, göç, turizm ve tarımın aynı anda baskı oluşturduğuna işaret eden Çandır, su yönetiminin artık teknik bir altyapı meselesi olmaktan çıktığını; ekonomik ve yaşamsal bir konu haline geldiğini söyledi. 'Bu kentin toprağı, suyu ve doğası hepimizin ortak sermayesidir' vurgusuyla, doğal sermayenin korunmadığı durumda üretimin, ihracatın ve turizmin zayıflayacağı uyarısı yapıldı.
Katılımcı değerlendirmeler ve çağrılar
ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman küresel korumacılığın artışına dikkat çekerek katılımcıları '2050 Antalya Vizyonu' üzerine birlikte düşünmeye davet etti. Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör ile diğer başkanlar ortak akıl ve birlikte hareket etme gereğini vurguladı. Alanya TSO Başkanı Eray Erdem lobi gücünün zayıflığına dikkat çekti; Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen plansız tarım üretiminin zararlarına işaret etti; Kumluca TB Başkanı Fatih Durdaş su krizinin üretimi tehdit ettiğini söyledi. DTO Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin deniz turizminin katkısını ancak destek yetersizliğini dile getirdi.
Sonuç: Ortak lobi, planlama ve sürdürülebilir öncelikler
Toplantıda ortaya çıkan ortak kanaatler; lobi gücünün ortaklaştırılması, su ve toprak yönetiminin güçlendirilmesi, ihracata dayalı üretim kapasitesinin artırılması ve kent karakterine uygun planlama oldu. Başkan Çandır'ın belirttiği üzere Antalya'nın 'kendi akışına bırakılarak' büyüme dönemi sona ermiş durumda; bundan sonra başarı, koordinasyon, planlama ve sürdürülebilir yönetimle sağlanacak.
ANTALYA ODA VE BORSA MÜŞTEREK TOPLANTISI, ANTALYA TİCARET BORSASI BAŞKANI ALİ ÇANDIR EV SAHİPLİĞİNDE YAPILDI. TOPLANTI, ANTALYA TSO BAŞKANI YUSUF HACISÜLEYMAN, MANAVGAT TSO BAŞKANI SEYDİ TAHSİN GÜNGÖR, ALANYA TSO BAŞKANI ERAY ERDEM, KUMLUCA TSO BAŞKANI FAHRİ ÖZEN, KUMLUCA TİCARET BORSASI BAŞKANI FATİH DURDAŞ, DENİZ TİCARET ODASI ANTALYA ŞUBE BAŞKANI AHMET ÇETİN, ODA VE BORSA MECLİS BAŞKANLARI VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİ.